KEMAL VURALDOĞAN

KEMAL VURALDOĞAN

VARLIK SEBEBİNİ İNKAR EDEN KURUMLAR - BİR SGK HİKAYESİ

İster SSK deyin ister SGK, varlık sebebi çalışanların sosyal güvenceli yani kayıt altında çalışması, hastalandıklarında tedavi görmesi, iş kazası geçirdiklerinde hem tedavi görmesi hem de varsa maluliyetlerinin karşılanması, nihayet günü geldiğinde mensuplarına emekli maaşı ödenmesi…

2004 yılından beri SGK’nın taraf olduğu davaları takip ederim, tek bir davada dahi SGK’nın dava açıldıktan sonra, bu işçi sosyal güvencesiz çalışmış davası kabul edilsin, bu işçi iş kazası geçirmiş davası kabul edilsin, bu işçi emekli olmalıydı biz hata yapmışız dediğine denk gelmedim…. 

Tek bir davada dahi, dava açıldıktan sonra kendiliğinden işlem yaptığını, davanın bitmesini beklemeden işçinin hakkını verdiğini de görmedim…. 

SGK avukatlarının talebi hep aynıdır, “davanın reddine karar verilsin.”  Davacı sigortalı olmak istiyor, hayır olamazsın diyen bir kurum SGK. Araştırdın mı? İnceledin mi? Hayır ne araştırdı, ne inceledi, ne de adalet için çaba gösterdi, ne demişti, , “davanın reddine karar verilsin.”  

Öyle bir kurum düşünün ki sigortalı sayısının artmasını istemiyor… Öyle bir kurum düşünün ki, kendisini finanse edenlerin haklarını korumuyor…

Yine yaşanmış bir olay üzerinden gidelim, yine “akıl tutulması” yaşanan bir dosya üzerinden fotoğraf çekmeye çalışalım.

Candan, Nisan 2014’te avukatı aracılığıyla iş mahkemesine başvurur, işverenin kendisini iki ay SSK’sız  çalıştırdığını iddia eder, SGK ve işveren  ise davanın reddini ister. Tanıklar dinlenir, deliller toplanır, bilirkişi raporu alınır ve anlaşılır ki işveren şirket kurulur kurulmaz işçiyi sigortalı göstermiştir. Ancak işçi, şirket kurulmadan aynı işverene ait, aynı adreste, unvanı da benzer başka bir şirkette çalışmıştır. 

Gerçek işveren de davadan 3 ay sonra SGK’ya başvurmuş, ben bir hata yapım, işçimi sana bildirmedim, cezam neyse razıyım, al şu evrakları, işçinin sigortalı günlerine 60 gün ekle, ödemem gereken prim, faiz ve cezayı bildir demiştir...

Mahkeme bu durumla pek ilgilenmemiş, davaya devam etmiş, yıl 2017 olmuştur. Bilirkişi davacıyı ve mahkemeyi uyarır, şirket unvanında hata var, ayrıca davanın tarafı olmayan gerçek işveren prim ödemeye çalışmış ama SGK gereğini yapmamış der. Der ama dinleyen olmaz.

İtirazlar yapılır yeni raporlar alınır,  yeni bilirkişi de aynı şeyi söyler. Yıl 2018 olmuştur.

Yıl 2019 olur, SGK nedendir bilinmez, işverenin talebini nihayet 2019 yılında inceler ve talebi reddeder.  SGK’nın bu talebi kabul etmemesini haklı kılacak bir risk de yoktur. İşçinin yaşı gençtir, bu 60 günlük sigortalılık işçinin emeklilik yaşını veya tarihini öne almayacaktır. Kurumun kasasına 60 güne denk gelen prim girecek, faizi ve cezası da ödenecek, işçi hakkına kavuşacak, devam eden dava da sadece yargılama giderleri yönünden devam edecektir. 

Mahkeme de davaya devam eder. Unvan veya isim benzerliğinden kaynaklanan hatayı düzeltip gerçek işvereni davaya çağırıp, diğer işverene bir hata olmuş sizi davanın dışına alalım demez. İşçiye, bir de gerçek işverene dava aç, o davayı bu dava ile birleştir der, işçi gerçek işverene dava açacağına yine aynı grubun başka şirketine açar. Mahkeme bu hatayı da fark etmez. 

Dava 7 yaşına girmiş, yıl 2021 yıl olmuştur, Mahkeme işçinin 60 günlük sigortalı çalışmasının tespitine karar verir. Karara itiraz (istinaf) edilir, üst mahkeme, “gerçek işverene dava dilekçesini göndermemişsin, gerekçeli kararı davayla hiç ilgisi olmayan bir şirkete tebliğ etmişsin” diyerek kararı kaldırıp yeniden mahkemesine gönderir. Hakkını verelim, üst mahkeme hem dosyayı okumuştur hem de meseleyi uzatmadan 6-7 ay içinde karar vermiştir.

İş mahkemesinin dosyayı yeniden ele alması, hatalarını telafi etmesi, yeniden karar vermesi derken 2022 bitecek, SGK verilen her karara itiraz edeceği için dosya 2024’ten önce kesinleşmeyecektir. 

2014 yılında 60 günlük sigortalılığı için hak talep eden işçi, şansı yaver giderse 10 yıl sonra 2024 yılında hakkına kısmen kavuşacaktır. Muhtemelen kendi avukatına ödediği ve davası kısmen reddedileceği için karşı tarafın avukatına ödeyeceği avukatlık ücreti de 60 günlük priminin en az 5-6 katı olacaktır…

Aslında iş mahkemesinin eksik sigortalılığı tespit etmesi, SGK’nın görevini yapmadığının tespiti anlamına da gelmektedir. Ama iş mahkemesi hakimi, bu tespit kararını savcılığa göndermeyecek, görevi yapmayanları tespit et ve dava aç demeyecektir. Dese de SGK’daki amir soruşturma izni vermeyecek mesele kapanacaktır.

Hoş, 10 senede basit bir davayı bitiremeyen hakim böyle bir şeyi neden yapsın… “Sırça (cam) köşkte oturan başkasının camına taş atmasın” demiş atalar… 

Hakim de ister istemez şöyle düşünecektir, bugün SGK’ya, yarın bana. İşçinin sigortalılığını tespit ettik ya, fazlasına ne gerek var…

Varlık sebebini inkar eden bir kurum SGK… 

Varlık sebebinden o kadar uzaklaştırıldı ki, 2017 yılında çıkan bir kanunla işten çıkmış bir işçinin işvereni SGK’ya şikayet etmesi dahi yasaklandı… 

Yani işçi, işverenin sosyal güvenlik veya iş güvenliği kanunlarını ihlal ettiğini ancak çalışırken SGK’ya bildirebilir. İşten çıktıysa SGK işçinin şikâyetini dikkate alamaz. İstese de alamaz. Yasak zira.

Gerçek işsizliğin % 25’lerde olduğu bir ülkede işçi, işvereni nasıl şikayet etsin? 

Şikayetten sonra işine devam etmesi, rahatsız edilmeden çalışması mümkün mü? 

Önceki ve Sonraki Yazılar
KEMAL VURALDOĞAN Arşivi
SON YAZILAR