TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

98 Yaşında Bir Çınar: Atatürk Orman Çiftliği

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN


Atatürk Orman Çiftliği 5 Mayıs 1925 yılında tam 98 yıl önce kuruldu. Kurulduğunda Cumhuriyet daha 17 aylıktı. 98 yıl öncesinden bugüne bir işaret fişeği atılmıştı.Bu fişek aydınlanmanın, devrimin en parlak fişeğiydi. Çağının ilerisinde bir lider mekânın dönüştürücü gücüyle, savaştan çıkmış bir ülkede çağdaşlaşmanın ve modern toplumun tohumlarını atıyordu. Toprak kıraç, verimsiz, pek çok bölgesi bataklıktı. Bu topraklarda yeni bir hayat ve yaşam yeşertmek Cumhuriyet’in en devrimci projelerinden biriydi.

WhatsApp Image 2023-05-04 at 17.49.02 (4).jpeg

Atatürk Orman Çiftliği 5 Mayıs 1925 yılında ülkenin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk’ün şahsi mal varlığı olarak Hıdırellezgünü Gazi Çiftliği adıyla 20 bin dekar arazi üzerinde kurulur. Toprak devrimi ve devlet çiftlikleri ile tarımsal kalkınmanın rol modelini oluşturacak çiftlikte her şey kıraç topraklarda kurulan üç çadırla başlar. Bu çadırlar çiftliğin ilk geçici mekansallıklarıdır.

Çalışanı ile çiftliğin sahibi arasındaki eşitlik ilişkisinin ifadesi olan bu çadırlar, Mustafa Kemal’e, AOÇ müdürüne ve AOÇ emekçilerine aittir. Toprak sabırla, emekle şekillenir. Sahibini hep başında ister. Mustafa Kemal Paşa çiftlikle ilgili tüm çalışmaları yakından takip eder, öğle yemeklerini sonradan büyüyerek Atatürk’ün Lokantası ismini alan, Merkez Lokantası’na dönüşen küçük bir kulübede yer. Çadırla başlayan bu topraklarda tohumlanan sadece bir tarımsal kalkınma modeli değildir. Orman özelliği kazandırılması için inanılmaz bir hızda ağaçlandırma yapılır.

Cumhuriyet ideolojisinin devletçilik ve halkçılık ilkesi, üretimin özgürleştirilmesi çiftlikte anlamını bulur. Tarımın her kolunun kurularak rol model olacak bir çiftlik kurgusuna bugünden baktığımızda salt bir tarımsal çiftlik olmadığını görürüz. Müthiş bir dehanın devrimin Başkenti’nde kurguladığı örnek bir çağdaşlaşma hikayesi çıkar karşımıza. Teknoloji kullanımı, bilimsellikle ilerleyen üretim süreci, kadın-erkek eşitliğini sağlayan, bir arada üreten, paylaşan, eğlenen toplumsallık, üretilenin halka doğrudan ve ucuza satışı ile örnek oluşturan, modern yaşantıyı lokantası ile yüzme havuzları ile sosyal buluşma ortamları ile deneyimlemeyi sağlayan yenilikçi, özgürlükçü, devletçi, halkçı, laik düşüncelerin mekânı haline gelir.

1.jpg

Cumhuriyetin kendi öz varlıklarıyla kurulan çiftlik, tarımsal ürünlerden hayvancılığa, üretim süreci içerisinde yer alan işçilerin tüm ihtiyaçlarını karşılayan, lojmanından, hamamına, lokantasından, okuluna kadar her türlü toplumsal ihtiyaca yanıt verenbir toplumsal öğrenme, üretme ve paylaşma ortamıdır. Karadeniz ve Marmara Havuzu Başkent’te gençlerin yüzdüğü, Atatürk’ün Marmara Köşkü müzik dinletilerinin yapıldığı, dans edildiği, içerisindeki çay bahçesi ile toplumun Cumhurbaşkanı ile buluştuğu bir demokrasi mekanına dönüşür. Çiftlik yaşam boyu öğrenmeyi önceleyen bakışıyla aynı zamanda bir halk üniversitesidir.Cumhuriyet’in ilk kamusal halk üniversitesi olan Atatürk Orman Çiftliği, iş üzerinde öğrenmenin deneyimlenmesiyle, Köy Enstitüleri’nede deneyim aktarır.

Cumhuriyet devriminin bu büyük eseri 11 Haziran 1937 tarihinde Mustafa Kemal Atatürk tarafından şartlı bağışla halka emanet edilir. 1939 yılında yayınlanan Atatürk Çiftlikleri kitabında çiftliğin emanet edildiği tarihte 102 bin dekar büyüklüğünde olduğu tarihe not düşülür.

Atatürk Orman Çiftliği’nde talan süreci

Atatürk’ün ölümünden 9 ay sonra Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin, kamu kurumu ve diğer kişilere ilk satışı ve devri gerçekleşir. Ancak bu, son satış ve devir olmayacaktır. Satışları ve devirleri durdurmak için 24.03.1950 tarihinde yayınlanan Atatürk Orman Çiftliği Kanunu ile kurucusunun adını alır. Devir ve satışları 5659 sayılı AOÇ kanunu da durduramaz.

Demokrat Parti’nin iktidara geldiği 1950 yılında AOÇ arazilerinin büyüklüğü,97.575 dönüm olarak Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu raporlarına yansır. Atatürk Orman Çiftliği’nin talan süreci ülke tarihinin siyasal süreçleri ve kırılma noktaları ile paralellik gösterir. 1937-1950 yılları arasında Çiftlik müdürlüğü kayıtlarında 19 bin dekarlık arazinin satıldığı, ancak tapu kayıtlarında yapılan incelemede 22 bin dekar satıldığı şeklinde yansıyan, yönetim kurulu defterlerinin dahi bulunamadığı bir karanlık dönem yaşanır. 1950-1983 yılları arasında ise AOÇ arazileri, tahsis, mahkeme kararıyla tahsis , kanunla devir ve özelleştirme uygulamaları ile toprak kaybı yaşar.

Ancak Ahmet Necdet Sezer’in talimatıyla hazırlanan 2003 yılı Cumhurbaşkanlığı Devlet Denetleme Kurulu raporlarında “Çiftliğin mülkiyet sorununun çözümü amacıyla bugüne kadar ciddi bir çalışma yapılmadığı için, envanteri çıkarılamamıştır. Çiftlik arazisinin bir bölümünün yasal olmayan yollarla özel kişilerin eline geçmiştir” şeklinde ifadeler yer alır. 1961 yılı raporlarında 50 bin dekarı otlak olarak kullanılan Aydos Yaylası olmak üzere 97 bin dekardan bahsedilir. Ancak Aydos Yaylası’ndaki 50 bin dekar 1987 yılında Orman Genel Müdürlüğü’ne devredildiğinden bahisle, AOÇ arazileri içerisinde görünmez. Oysa 5659 sayılı kanuna göre Atatürk Orman Çiftliği arazileri ancak kanunla devredilebilir. Dolayısıyla hukuksuz bir devir işlemi ile 50 bin dekar AOÇ arazisinden kopartılır.

Devlet Denetleme Kurulunu raporunda ayrıntılarıyla birlikte, 2000 yılında Atatürk Orman Çiftliği arazilerinin toplam büyüklüğü yaklaşık 33 bin dekar olarak ifade edilmiştir. Mahkeme kararıyla iade edilmesi gereken topraklar halen AOÇ’ye iade edilmemiştir. AKP’nin iktidara geldiği 2002 yılından sonra Atatürk Orman Çiftliği arazileri, rejimle hesaplaşmanın zirve mekânı haline gelmiştir. Hukuka ve şartlı bağışa aykırı şekilde yapılan Kaçak Saray, Ankapark, ABD Elçiliği, yollar, tahsisler ve kiralamalarla yaklaşık 10 bin dekarlık arazisi daha AKP döneminde talan edilmiştir.