TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Bir mücadele kazanımı: Saraçoğlu Mahallesi
Saat 11.00’de kütüphanenin önü için sözleşmiştik. Aralarında göç politikaları proje yöneticisi, öğretmen, tercüman, biyomedikalci, uluslararası ilişkiler mezunu, restorasyon uzmanı ve mimarlardan oluşan bir toplulukla Avrupa Miras Günleri kapsamında Saraçoğlu Mahallesi’nde yürütücülüğünü yaptığım kent yürüyüşü rotasını gerçekleştirdik.
Saraçoğlu Mahallesi’nde pek çok kez eleştirdiğimiz hukuksal süreçlere başvurduğumuz, inşa faaliyetleri tamamlanarak alan halka açılıyor. Saraçoğlu Mahallesi’nin varlık değeri kıymetini korurken, alanlarının büyük bir kısmının kamusal niteliğinden uzaklaştırılmış olması en büyük üzüntümüz. Ama öylesine nefese, yeşile susamış bir Ankara var ki “Buna da şükür” diyecek duruma geldik.

Mahallenin yarattığı umut
Saraçoğlu Mahallesi’ni gezenler bir şekliyle bana ulaşıyor, teşekkür ediyorlar. Ulaşamadıkları durumda ortamlarda söz söyleyerek, Saraçoğlu Mahallesi’nin korunması için verdiğimiz mücadeleyi hatırlayarak, teşekkür ediyorlar ve bu da bana bir şekilde ulaşıyor. Kadir kıymet bilen bir Başkentlilik hafızası Saraçoğlu Mahallesi’nin sokaklarında dolaşıyor. “Siz olmasaydınız burayı yıkacaklardı. Korumak için müthiş ve takdire şayan bir efor sarf ettiniz. Geri adım atmadınız. Size minnettarız, binlerce kez teşekkür ederiz” diyen mesajlar çoğalıyor. Mücadelenin farkında olan bir Başkent var yanımızda. Çalınan yaşamlarımızla biriken enerjinin kıymet görmesi, örgütlü iyiliğin hala var olduğunu hissetmek muhteşem bir duygu. Umut bu işte.
Ömrümün 30 yılı
Saraçoğlu Mahallesi pek çok kez hayatımın en önemli yerlerinden birisi oldu. Ömrümün 30 yılında Saraçoğlu Mahallesi yaşamımda hep yer buldu ve var oldu. Varlığımın otuz yılı pek çok Başkent mekânı gibi Saraçoğlu Mahallesi ile birlikte beni büyüttü, olgunlaştırdı, kimi zaman törpüledi.
Bisiklet kazası geçirdiğim ve yüzümde taşıdığım belli belirsiz iz ile Saraçoğlu Mahallesi kan kardeş olduğum mahalle. Sonrasında satılmasın diye sokaklarda tiyatro gösterileri yaparak, mimarlık öğrencileri ve mimarlarla mahallenin değerini anlattığımız ve mücadele ederek satışını engellediğimiz mahalle. Ankara’nın bu saklı cenneti Saraçoğlu Mahallesi “yenilenmiş” hali ile huzura çıkıyor. Nasıl buluyorsunuz, diye soruyor karşılaştığımız herkes.
Ben Saraçoğlu Mahallesi’nin her halinde sevecek bir şey buluyorum. Varlığı bile önemli. Eski kokusu coşkusu, geceleri yanan lambaları ile kente güven veren konut hali, okulun çalan zili, çocukların kente yayılan sesleri ve enerjileri, Hıdırellez kutladığımız, bahçelerinde komşuluk kurduğumuz ortamları sıcaktı. Sabah kapılara dayanarak balyozlarla kırılan kapılardan, zorla çıkartılan, sürüklenerek evlerinden edilenlere tanık olmak, o zulmü yaşamak, öfke biriktirdiği kadar öğreticiydi. Bir iktidarın devletin memurunu nasıl kapı dışarı ettiği, Başbakanlık müşavirinden, emniyet genel müdürüne, yüksek yargıya kadar uzanan bürokrasinin zorla boşaltmalara karşı evlerini korumak için nasıl direndiğini görmek başka bir deneyimdi. Kentsel dönüşüm sürecinde yoksulların karşı karşıya kaldığı yerinden edilme, Saraçoğlu Mahallesi’nde devletin okumuş yazmış, görece varlıklı, bürokratlarına karşı uygulandı.

İnsanlar yerlerinden edildi, sincaplar, bülbüller, kaplumbağalar, yerlerinden edildi. Ağaçlar kesildi. Yangın çıkartıldı. Binalarını pencerelerini büyütüp vitrin yaptılar, konutları kafe, otel, ofis haline getirdiler. Metruk hale getirerek tüm bunlar için zemin hazırladılar. Şimdi daire daire satışa çıkan ve kamudan özele geçen bir Cumhuriyet değerinde bize sunulan ticari merkezlerde bir arada olmak, orta alandaki yeşil alanda soluk almaya zorla “ikna edilmiş” bir kentli ortamına mahkûm edildik.
Evet, Saraçoğlu Mahallesi o izbe halinden, kimsesizliğinden sonra herkese daha iyi geliyor. Oysa daha iyisi ve daha kamusalı daha özgünü olabilirdi. Yıkılmadı bu bizim başarımız. Yaralar almış da olsa varlığını sürdürüyor, bu da bizim başarımız, olumsuzluğa dair ne varsa o da onların ayıbı.

Tarihi mekan, hafıza mekanı
Saraçoğlu Mahallesi kentsel sit alanı ağaçları, yapıları, bahçe duvarları ile tescilli kültür varlığı Cumhuriyet’in ilk toplu konutu. Bu yıl 29 Ekimde 80 yaşına basacak köklü bir mahalle. Alman mimar Paul Bonatz’ın Alman sosyal konutundan ve Türk evinden esinlendiği tasarımı ile iki ülkenin kültürlerinin buluştuğu bir kültürler buluşması mekânı. Cumhuriyet’in bürokratlarının konut sorununu nasıl çözdüğünü, gündüz işte akşam mahallede yeni bir yaşam tarzının buluştuğu, kent demokrasisinin hayat bulduğu biricik mekan. Uğruna bedel ödediğimiz, yaşayanları ile kentlilerle birlikte direndiğimiz, Başkent Dayanışması ile yaratıcı eylemlikler örgütlediğimiz, hukuksal süreçlerle altına otopark yapılmasını engellediğimiz bir mücadele alanı. O yüzden hangi haliyle de olsa orada durduğu sürece bu mücadelenin simgesi olarak kazanılmış bir hafıza mekânı olarak devam edecek.

Kamusal yürüyüşler devam edecek
Yapılanların doğru olup olmadığını Saraçoğlu Mahallesi’nin kullanım kararları ortaya çıktıkça daha da değerlendireceğiz. Ticaretin, trafiğin, nüfus artışının nasıl etki edeceğini zamanla deneyimleyeceğiz. Tarihi bir mekânın kullanım kararlarından, mobilyasına, tabelalarından, plaketlerine, sosyal ortamlarından, etkinlik planlamasına kadar yapılan her müdahale, özenle ele alınmak durumunda, bunu takip edeceğiz.
Yürüyüş rotasında dört katlı blokların olduğu otel yapılan bölüme ve kaymakamlığın yanındaki bölüme ve okula giremedik. Ancak orta alanda yapılan çocuk parkı, oyun grupları rengarenk plastik malzemeler yerine tarihi bir mekana yaraşır bir düzenleme ile yapılmış olsaydı, gözümüze batmazdı. Ama battı.
Yürüyüş rotamız sohbetle, tarihçeyle, mimarlığı, florası, faunası, kent demokrasisindeki yeri, anıları ve mücadelesi ile birlikte tam 90 dakika sürdü. İçerlere girdikçe gürültüden uzaklaştık. İklim değişti, ısı iki derece düştü. Sohbetlerimize etraftakiler katıldı Saraçoğlu Mahallesi kamusallaştı. Buna da şükür.
Saraçoğlu Mahallesi’nde kamusal yürüyüşlerimiz devam edecek.
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN |Öksüz şehir, sessiz hafıza
01 Aralık 2025 Pazartesi 00:20Turhan Kitabevi’ne veda: Tükenen Konur Sokak
24 Kasım 2025 Pazartesi 00:15NATO zirvesinin gölgesinde: Etimesgut’ta silinen hafıza
20 Kasım 2025 Perşembe 00:20Ankara'da anılarla mühürlenen mekân: Cafe Des Cafes
17 Kasım 2025 Pazartesi 00:05Asılı hafıza: Askıda ama hiç düşmeden
10 Kasım 2025 Pazartesi 00:15Ankara’nın sessiz hafızası: Cebeci Asri Mezarlığı
27 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Kaybolan bellek: Geçmişin dokusu pazarın kokusu
13 Ekim 2025 Pazartesi 00:15Kançılarya'dan ranta: Atatürk Bulvarı’nda kaybolan bellek
06 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Bir annenin sanatla direnişi: Kathe Kollwitz
21 Eylül 2025 Pazar 23:54Sakarya’da bellek bekçisi: Göksu Lokantası
08 Eylül 2025 Pazartesi 00:11