SAMİM AKGÖNÜL
Bonne rentrée
Ücretli izin kavramı, çalışanların doğal bir hakkı olarak ilk defa Fransa’da 9 Kasım 1853'te, Napolyon III’ün bir kararnamesiyle ortaya çıktı. O tarihte sadece Fransa devleti için çalışanlar, yani daha sonra “devlet memuru” olarak adlandırılacak kısım bu haktan faydalanabiliyordu.
Bütün maaşlı çalışanlar için “ücretli tatil” fikri gene Fransa’da 1920'lerde doğdu. Fransa’nın Almanya’dan 1918’de geri alınan Alsace bölgesinde, bölgenin özel statüsünden dolayı ücretli izin daha geniş bir şekilde uygulanıyordu. Geleceğin sosyalist lideri Leon Blum, 1920’lerde henüz bir milletvekili iken gazetelerde Alsace örneğinden hareketle bütün çalışanlara ücretli izin verilmesi gerektiğini sık sık yazıyordu. “Ücretli izin” kavramı elbette sosyalist devrimi hazırlamak için yapılması gereken bir kültürel devrimdi. Patronu, çalışmayan işçisine para ödemeye ikna etmek kolay değildi.
HERKESE “ÜCRETLİ TATİL”
1936’da Fransa’da sol ittifak Halk Cephesi’nin seçimleri kazanmasıyla ülkede işçi sınıfında büyük bir umut ve sosyal talepler dalgası başladı. Bu talepler sermaye sahipleri tarafından kabul edilmeyince “neşeli grevler” adı altında 2 milyondan fazla işçi greve gitti ve ülke ekonomisi durdu.
Bu eşi görülmemiş bir kararlılıkla ve “güle oynaya” gerçekleştirilen sosyal hareket patron sınıfının bileğini bükebildi ve İşçi ve işveren Sendikaları arasında ilk defa 1936’da “toplu sözleşme” adı verilen (convention collective) anlaşma imzalandı. Böylece 20 Haziran 1936 tarihli yasayla işçiler dahil bütün maaşlı çalışanlara da asgari 12 iş günü olmak üzere on beş gün olarak belirlenen zorunlu izin getirildi.
20. yüzyıl boyunca Fransa’da çalışanlar hemen hemen her Eylül-Ekim döneminde önceleri haklarını artırabilmek, 2000’lerden sonra da haklarının erimesini frenleyebilmek için sokaklara döküldüler. Buna Fransızlar rentrée sociale, (toplumsal geri dönüş) diyorlar. Her zaman bir mücadelenin bir sonucu olarak ücretli izin 1968 devriminden sonra 4 haftaya, 1981’de sosyalist ve komünistlerin ortak hükümeti iktidara geldikten sonra da 5 haftaya çıkarıldı. Bugün, yani 2022'de Fransa’da maaşlıların ücretli izin süresi 36 gün. Bu süre Avrupa’da en yüksek Avusturya’da (40 gün) en düşük ise Polonya’da görünüyor (25 gün).
(Türkiye’de 4857 sayılı İş Kanunu’na göre bir yıldan beş yıla kadar (beş yıl dahil) çalışma süresi olanlara 14 günden, beş yıldan fazla on beş yıldan az olanlara 20 günden, on beş yıl (dahil) ve daha fazla olanlara 26 günden az olamaz.)
YENİ BİR SEKTÖR
İşin ilginç tarafı patronların “ekonomiyi bozacak” diyerek reddettikleri ücretli izin tam aksine ekonomiyi kırbaçladı ve gene Fransa’da başlamak üzere yepyeni bir kitlesel ekonomik sektör ortaya çıktı: Turizm.
Bu sektör başlı başına bir sanayi haline gelince Fransa sistemi tatilleri bütün seneye yaymaya çalıştı. Hem tatil dönemlerini sene içine yaydı hem de çeşitli bölgelere ayrı ulusal ve dinsel tatil dönemleri verdi. Böylece bütün Fransa aynı tarihte aynı yerlere tatile gitmeyecek, turizm sektörü ülke sathına ve bütün seneye yayılacaktı. Bu açıkçası nispeten etkili oldu.
Fransa bugün hem dünyanın en çok turist çeken ülkesi (Covid'den önce, 2019’de Fransa 90 milyon, İspanya 84 milyon, ABD 80 milyon, Çin 65 milyon, İtalya 64 milyon, Türkiye ise 51 milyon turist çekti), hem de Fransızlar en çok tatile giden (yani sadece çalışmamakla kalmayıp başka bir yere giden) ulus. İç turizmde dünya birincisi, dış turizmde ise Amerikalıların, Çinlilerin, Almanların ve İngilizlerin ardından dünya beşincisi.
RENTRÉE
Gene de “yaz tatili” Fransa’da kutsallığını kaybetmedi. Fransızlar, Temmuzcular (juilletistes) ve Ağustosçular (aoûtiens) olarak ikiye ayrılıyorlar Yani okullar yaz tatiline girdikten hemen sonra, temmuzda tatile gidenler ya da okullar açılmadan hemen önce ağustosta tatile gidenler. Bu neredeyse ideolojik bir ayrışma!
Ne olursa olsun herkes eylülün ilk haftasında şehirlere dönmüş oluyor ve hayat yeniden başlıyor. Buna Rentrée deniyor. Kelime anlamı “yeniden giriş, geri dönüş” olan bu terim aslında okulların açılma haftasını nitelerken anlamı gittikçe genişledi.
“Normal hayatın yeniden başlaması” anlamına büründü ve her sektörün rentrée’si ayrı belirtilmeye başlandı.
Rentrée scolaire okulların açılması, rentrée sociale, grevlerin başlaması, rentrée politique, siyasal propagandanın yeniden başlaması, rentrée littéraire, yeni edebiyat ürünlerinin yayınlanması, rentrée sportive, yeni spor sezonunun başlaması vs.
Eylül önemli bir dönem vesselam. Herkes birbirine “iyi geri dönüşler” dileyecek.
Ben de sizlere dileyeyim: Bon rentrée hepinize.