AYŞE YILDIRIM
Devleti aciz göstermek!
Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay, deprem bölgelerinde canla başla çalışan CHP'li İstanbul ve Ankara Büyükşehir Belediyelerine çok kızmıştı:
"Devletin yapamadığını bir tane belediye mi yapacak? Siz kimsiniz ya? Siz kimsiniz, ne olduğunuzu zannediyorsunuz siz?"
Devlet dediği AKP’ydi elbette. Nasıl aciz kaldıkları kabak gibi ortadaydı. Bu acziyetin görülmesini istemiyorlardı. Kızgınlıkları bunaydı.
Nitekim bir kaç gün önce Osmaniye'de dayanışma faaliyeti yürüten 10 TKP'li çalışma yaptıkları alanda polisler tarafından gözaltına alındı. Depremzedelerle dayanışan TKP’lilere ters kelepçe takan polis "devleti aciz gösterdiklerini" söylüyordu.
Gözaltındayken bu kez “AFAD’ın malzemelerini çaldınız“ dediler. Kendilerine ulaşan yardım malzemelerini köy köy dolaşıp dağıtan insanları hırsızlıkla suçlamanın tuhaflığını anlamış olacaklar ki bu suçlamadan vazgeçtiler.
Ve asıl gözaltına alma gerekçelerini öne sürdüler:
“Devleti aciz gösteriyorsunuz."
Devlet dedikleri AKP’ydi tabii.
Maraş Pazarcık’taki Hasankoca Köyü’nde de aynı günlerde benzer bir olay yaşanıyordu.
HDP’lilerin kurduğu Kriz Koordinasyon Merkezi’ni Kaymakam Mustafa Hamit Kıyıcı yanında jandarma ile basmıştı. “Burayı bize teslim edeceksiniz, malzemeleri biz dağıtacağız yoksa hepinizi gözaltına alacağız“ diye tehdit ediyordu yardım çalışması yapan HDP’lileri.
"Devlette hiyerarşi olmazsa olmaz. Doğru ya da yanlışla ilgili bir şey demiyorum ama el koyma yetkimiz var" diyerek kendisini savunuyordu.
Devlet dediği elbette AKP’ydi.
Daha ilk günden acziyetleri ortadaydı. Resmi açıklamalara göre 40 binden fazla canı yitirdik. Binlerce insan günlerce enkaz altındaki yakınlarının çıkarılması için yalvardı. İnsanlar göçük altında sosyal medyadan yerlerini bildirerek yardım çağrısı yaptı.
Ölülerini alabilmek için bile günlerce enkaz başında gözyaşı döktü insanlar.
Aç, susuz, soğukta beklediler.
İki hafta geçti hala yığınla sorunla boğuşuyor 10 kentte binlerce yurttaş; üzgün, yorgun, kırgın ve kızgın.
Saray iktidarı ise hala acziyetini örtme telaşında.
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, CNN Türk’te siyah giysileri, üzgün suratıyla yıllar öncesinden hazırlık yaptıklarını anlatıyor:
"3-4 yıldır 106 üzerinde arama kurtarma ekibi yaptık. Aslında hazırlığımız İstanbul depremiydi. 2019'de yaptığımız hazırlıklardan biri Risk Azalma Planına'na Kahramanmaraş'ta başladık. Planları bütün illere yönelik bitirdik. 2023 yılını afet tatbikat yılı ilan ettik. Mersin Akkuyu Nükleer Santlar, dahil olmak üzere, hastaneler dahil olmak üzere 97 bin deprem tatbikatı yaptık.
620 bin afet gönüllüsü oluşturduk. Son 3 yılda hangi tecrübeyi yaşamışsak o sonucu sisteme aktarmaya çalıştık."
Yani Soylu’nun söylediklerine inanırsak iktidar deprem hazırlıklarını çoktan yapmış, bitirmiş.
Teorik olarak doğru söylüyordu Soylu. Kağıt üzerinde yapmışlardı.
Hatta daha yaklaşık dört ay önce. 2022 Kasım’ının ilk haftalarında 81 ilde o meşhur deprem tatbikatı yapılmıştı: Çök, kapan, tutun.
Daha öncesinde de aynı tatbikatı deprem felaketinin yaşandığı illerde de yapmışlardı.
Mesela Kahramanmaraş’ta.
Kentte büyük bir yıkım beklendiğini iki yıldır herkese duyurmaya çalışan eski İYİ Parti İl Başkanı Avukat Ahmet Çabukel, T24’ten Gökçer Tahincioğlu’na anlatıyordu dün.
2019’da Süleyman Soylu da gelmiş kente. Depreme yönelik bir sunum yapmış. Kentte 7,3 ya da 7,5 büyüklüğünde bir deprem beklendiğini, olası depremde 20 bin konutun yıkılabileceğini söylemiş. Ardından bir deprem tatbikatı yapılmış. Sunumun yapıldığı Saffran Otel’e itfaiye 5 dakikada ulaşmıştı. Her şey yolunda gitmişti tatbikatta.
Sonra ne yapılmış peki kentte?
Tabii ki hiçbir şey.
Tatbikatın yapıldığı otelin bile yıkıldığını söylemeye gerek yok.
HDP İstanbul Milletvekili Dilşat Canbaz, sosyal medya hesabından Soylu’nun sözlerini yanıtlıyordu dün:
“Süleyman Soylu, Tayyip Erdoğan’a özenerek ekranlarda sahte gözyaşları döküyor. 2018’den bugüne kendisine depremle ilgili tam 35 soru önergesi verdim. Depreme karşı hazırlıkları sordum. Birine dahi cevap vermedi. Zaten bir hazırlık yapmadıkları ortada."
Süleyman Soylu, ekranda “Acı bir rasyoneliteyle karşı karşıyayız" derken de doğru söylüyordu.
Saray iktidarının acziyetinin yarattığı büyük bir yıkımla karşı karşıyayız.