
İBRAHİM EKİNCİ
Dünya çok tehlikeli bir yer olmaya başladı
Önceki yıl Arjantin’de Milei’yi konuşuyorduk. Geçen yıl Avrupa’da faşizmin yükselişini konuştuk. Bu yıl Trump’ı konuşuyoruz. Birçok ülkede karar yetkisi ideolojik sağ popülist, faşist veya faşizan, cinsiyetçi, muhafazakâr, ırkçı, emperyalist liderlere geçti. Birbirine benziyorlar. Aykırı, sert, hırslı, cahil ama bilgiç, demagog, hödüklük derecesinde kaba… Tesadüf değil. Her konjonktür kendi ihtiyacını tanımlıyor ve aranan “tip”i sahneye çıkarıyor. Haydutluk çağına girmiş bulunuyoruz.
****
Hiçbir prensibe bağlılıkları yok. Yasaları, meşruiyeti umursamıyorlar. Trump, gelir gelmez Kongre baskıncılarına af çıkardı. Bağlılık yemini ettiği ABD anayasasının öngördüğü temsil hukuku prensibinin içinden geçti. Göçmenler, sığınmacılarla ilgili hukuku kaldırıp attı. Yeni liderler kuşağının tamamı böyle. Dünyaya da yeni bir konjonktür getirdiler. BM sözleşmesi, kararları, uluslararası anlaşmalar, İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi, Uluslararası Adalet Divanı, AHİM kararları, anayasalar… Hepsi kabuk kurumlara dönüştü. Uluslar üstü inisiyatif kurumlarının hiçbir hükmü kalmadı. Hak, adalet ve barış savunucularının kendi vicdan ve akılları dışında zemin yeri kalmadı. İşgal ve ilhak çağını yeniden açtılar. Eşkıyalık yükselişinin yarattığı bu yeni konjonktürün kabulleri, Gazze’de 20 bin çocuğu katleden İsrail’i ve haydut liderlerini bağrına basabiliyor. Hala ülkelerin ve kurumların resmî belgelerinde “terörist” sayılan cihatçı lider Colani’yi boğazına kravat takıp Suriye’nin başına geçirebiliyor.
Çatışma bölgelerinin sayısı artıyor. Silahlanma yarışı var. ABD, Demir Kubbe kuruyor. AB, 100 milyar euroluk silahlanma yatırımı kararı alıyor.
Bana Kızılderili katliamlarıyla ün yapmış General Custer’ı hatırlatan Trump, göreve başlama konuşmasında, Pensilvanya'nın Butler kentinde uğradığı suikast girişimini hatırlatarak, "Hayatım bir sebepten ötürü kurtarıldı. Tanrı beni Amerika'yı tekrar büyük yapmak için kurtardı" dedi. Kendini bir çeşit mesih sanıyor. Konuşmasında “Bu ülkeye dini getiriyoruz” da dedi. Nereye gitse teknoloji şirketlerinin patronları yanında. Bir yıkıcı dalga gibi kabarıp duruyorlar. Coşku içindeler. Yumrukları sıkılı. Tanrısal bir kudret vehmindeler. Tehdit yağdırıyorlar dünyaya. Sermaye ve devlet erkinin daha dolaysız biçimde iç içe geçtiği bir zamana gelmiş oluyoruz. Sermaye, siyasi elitleri kenara iterek işi bizzat ele alıyor. Sermaye ve devlet ilişkisi aracısız ve eksiksiz gerçekleşiyor, kapitalizm devletle özdeş hale geliyor. Tarihi çarpıtan paradoksal komedya da çalışıyor. Neredeyse her örnekte, tarihin gördüğü en acımasız kapitalistleri iktidara taşıyan oy çokluğu yoksul, itilmiş kakılmış toplum kesimlerinden geliyor.
Rekabetçi kapitalizm tekelci döneme evrildiğinde kapitalizm de emperyalizme evrilmiş, izleyen 150 yılı kolonyalizm olarak idrak etmişti insanlık. Sayısız ulusal kurtuluş savaşı ve iki dünya savaşı… Son dünya savaşında 50 milyon kişi ölmüştü. Kapitalizm ulus uzamını tükettiğinde dışa, dünyaya açılmıştı ama şimdi emperyalizm o dışarıyı da tüketmiş gözüküyor. Gezegenin sınırlarında dehşetle fark ediyor ki yeni bir sömürü uzamı yok! Uzaya dönüyor. Dönüyor ama orası da kapitalizmin büyüme krizini aşabilecek yakın bir imkân sunmuyor. İşte bu şartlar altında çaresiz ötekinin leşinden koparmaya dönen sırtlanlar gibi hırlaşıyorlar. Haydutluk çağı açılıyor. Trump’ın programı katıksız emperyalist ve katıksız faşist duruyor. Çünkü ilhak ve işgal öngörüyor. Gelin, ABD'nin 47'nci Başkanı’nın Beyaz Saray’a yerleşir yerleşmez imzaladığı kararnamelere bakalım:
Üç ülkeye (Meksika, Kanada ve Çin) gümrükleri yükseltti.
AB ve İngiltere’yi de gümrükle tehdit etti.
Ukrayna’nın madenlerini ABD’ye vermesi gerektiğini söyledi.[1]
Grönland’ı istedi.[2]
Panama Kanalı’nı istedi.
Panama ve Grönland için gerekirse asker kullanabileceğini söyledi.
Kanada’nın ABD’ye katılması gerektiğini söyledi.
Meksika Körfezi’nin adının Amerikan Körfezi olarak değiştirilmesini istedi.
Alaska'daki Denali'nin adını, ABD’nin istilalarıyla ünlü başkanı Mt. McKinley’in [3] adını tekrar vererek değiştirdi. (Bölgenin adı eski Başkan Barack Obama tarafından yerlilerin talebi doğrultusunda değiştirilip Denali olmuştu.)
İsrail’in Ortadoğu’da masa üzerindeki “kalem kadar” olduğunu, haliyle genişlemesi gerektiğini söyledi. Açıkça, Filistinliler’in Gazze’ye dönmemeleri gerektiğini söyledi. (Onları Mısır ve Ürdün’e sürmek istiyor.)
İsrail’e yönelik tahribat gücü yüksek bomba satışını sınırlandıran kararı yürürlükten kaldırdı. 1 milyar dolarlık silah satışını onayladı.
Biden döneminde terör listesinden çıkarılan Küba’yı teröre destek veren ülkeler listesine yeniden ekledi.
ABD Gümrük ve Sınır Devriyesi'ne teslim olan ve sığınma başvurusunda bulunan göçmenlere karşı uygulamayı da iptal etti. Doğumla vatandaşlık hakkının sona erdirilmesi için çalışma başlattı. Vatandaşlık alanların haklarını yeniden tanımlayacak bir kararnameye imza attı.
Paris İklim Anlaşması’ndan çıktı.
Ulusal Enerji Acil Durumu ilan etti. Biden tarafından ABD kara sularının büyük bir kısmında yürürlüğe konulan petrol ve doğal gaz sondajının yasaklanmasına yönelik kararnameyi iptal etti.
ABD hükümetinin resmi politikasının sadece "iki cinsiyete" dayalı olacağını söyledi.
Uzay yarışında el yükseltti. Kankası Musk’ın faaliyetlerini destekledi ve ABD astronotlarının Mars'a seyahat edeceğini ve yüzeye Amerikan bayrağını dikeceğini söyledi.
Aşı karşıtı fikirlerini tekrarladı, aşı olmadığı için ordudan uzaklaştırılanları geri alacağını söyledi.
Dünya Sağlık Örgütü'nden (WHO) çıkışı ile ilgili sürecini başlattı.
ABD tarihinde şok etkisi yaratan kongre baskıncısı taraftarlarına af ilan etti.
Dış yardımlarının 90 gün boyunca durdurulmasını emretti.
Ukrayna-Rusya savaşının bitmesi için Rusya'ya tehditlerde bulundu. Rusya'nın Ukrayna ile savaşı bitirmezse "yüksek vergiler, gümrük vergileri ve yaptırımlarla" karşılaşacağını söyledi.
BRİCS’i tehdit etti. Eğer dolar kullanımını sınırlayan ortak para gibi projeler gelişirse sert karşılık göreceklerini söyledi.
ChatGPT'nin yapımcısı OpenAI, teknoloji şirketi Oracle, Japon yatırım devi Softbank, Abu Dabi'nin yapay zeka fonu MGX, ABD'de yapay zeka altyapısına 500 milyar dolar yatırım yapmak üzere bir araya geldiğini duyurdu.
Stargate Projesi olarak adlandırılan yeni şirket, Beyaz Saray'da ABD Başkanı Donald Trump tarafından çarşamba günü "tarihteki en büyük yapay zeka altyapısı projesi" olarak tanıtıldı. Bu girişimle yapay zekada geleceğin ABD'nin kontrolünde olmasını sağlayacağını öne sürdü.
Özeti, Trump hedefleri ABD topraklarını genişletmeyi öngörüyor. Emperyalizm çağının işgal ve ilhakla yansıyan sömürgecilik devrini, dünyanın ufkuna yeniden yerleştiriyor. Arka planda şu var: Gümrük duvarlarının indirilmesini, geniş gümrük birliği alanlarını, dünyanın “global köy”e dönüşmesini öngören küreselleşme devri, ABD’nin tabanlarına basan büyük bir rakibin, Çin’in sahneye çıkmasına, Asya’nın yükselişine yol açtı. Amerikan emperyalizmi irtifa kaybetti, hegemonyası geriledi. Trilyon dolar değerlere ulaşan yeni kuşak sermayenin büyüme ihtiyaçlarıyla çelişen bu daralma gidişatının yıkıcı etkilerinden yıkıcı yöntemlerle kurtulmak istiyor. İhtiyaç dünyanın, insanlığın değil ABD sermayesinindir!
Yazıyı bir alıntıyla bitireyim: “Ek sabit sermaye (özellikle daha fazla daha yeni materyaller) arayışı sermayeyi talan ve hırsızlık özelliği taşıyan bir tür emperyalizme yönlendirir. Rosa Luxemburg’un söylediği gibi, sermaye, bütün dünyayı yağmalar, üretim araçlarını dünyanın her köşesinden, her düzeydeki uygarlıktan ve her toplum biçiminden, gerektiğinde zorla, el koyarak temin eder… Sermaye açısından, zaman içinde bütün dünyayı ele geçirmek, gerçekleştirdiği artık değer için üretici emek bulmak üzere hem nicel hem de nitel olarak, üretim araçlarını sınırsız seçme özgürlüğüne sahip olmak zorunlu hale gelir.” (İmparatorluk. Sf.240)
[1] Trump: "Şu anda onlarla bazı anlaşmalar üzerinde çalışıyoruz. Onlara sağladığımız bazı garantiler var. Ukrayna'da çok değerli nadir toprak elementleri olduğunu söylüyoruz. Biz garanti olarak ne koyduysak onu istiyoruz. Bu yüzden Ukrayna'yla, onlara sağladığımız şeyleri, nadir toprak elementleri karşılığında güvence altına alacakları bir anlaşma yapmayı düşünüyoruz." Ukrayna’nın göz dikilen maden kaynakların toplam değeri onlarca trilyon dolar olarak tahmin ediliyor. "Hammaddenin ana damarı" olarak adlandırılan Ukrayna, en yaygın kullanılan 120 mineral ve metalin 117'sine ev sahipliği yapıyor ve önemli bir fosil yakıt kaynağı olarak da biliniyor. (SavunmaTR)
[2] Soğuk Savaş döneminde Grönland’da askeri üs kurarak bölgedeki varlığını artıran ABD, burayı mineraller, nadir toprak metalleri ve petrol rezervleri de dahil olmak üzere doğal kaynaklar açısından “yaşamsal önem”de görüyor. Danimarka yönetimi Trump’a tepki gösterse de New York Times gazetesi de tıpkı Dışişleri Bakanı Rubio gibi, “Trump’ın Grönland ve Panama Kanalı’nı kontrol etme isteği”nin şaka olmadığını yazdı.
[3] “Amerikan egemenliğini küresel çapta artıracaklarını” açıkça ilan eden Trump kendisine örnek aldığı ABD’nin 25’inci Başkanı William McKinley, Amerikan topraklarını genişletmesiyle meşhur. 1897’den 1901’de uğradığı suikasta kadar başkan olarak görev yapan McKinley liderliğindeki ABD, 1898’de İspanya’ya karşı savaştan zaferle çıkmış Porto Riko, Hawaii, Guam ve Filipinler’i topraklarına katmıştı. İspanya Amerika kıtasındaki kolonilerini yitirirken ABD’nin de Büyük Okyanus’un batısında ve Latin Amerika’da yeni bölgeler elde etmesiyle sonuçlanmıştı.