H.K.G. o radyo programını dinlemeseydi?

Bir gün radyo programında küçük kız çocuklarının evlendirilmesiyle ilgili konuşmaları duymuştu H.K.G.

Timur Soykan'ın Türkiye'yi sarsan haberinde yer alan bilgilere göre, bu radyo programında duyduklarından sonra "Artık yaşadıklarının bir işkence olduğunu anlamıştı".

Ve evden kaçmaya karar vermişti. Ama kendisini 6 yaşında istismarcısına teslim eden babası tarafından engellenmişti.

O sırada 14 yaşındaydı H.K.G.

Sonrasını şöyle anlatıyordu ifadesinde:

"Bu olaydan sonra tekrar içime kapandım. İtaat etmeye çalıştım, ailemin sözünden çıkmadım. 17 yaşında hamile kaldım. Çocuk doğduktan sonra huzur buldum. Ancak çocuğumu benden aldılar. Cep telefonundan araştırdığımda 6 yaşında evlendirmenin normal olmadığını anladım."

Anlamıştı evet ama hiç bir şey yapamıyordu, yapmasına izin verilmiyordu. Belli ki ne yapacağını da bilmiyordu.

14 yaşındayken tecavüzü anlayan kadın doktorun "Bu adam sana tecavüz etmiş, 6 yaşından itibaren her gün tecavüz etmiş" sözü aklından çıkmıyordu.

Gizlice sosyal medya kullanmaya başladığını ve bir kadınla tanıştığını söylüyor. Ona başına gelenleri anlatıyor.

O kadın, H.K.G.'ye yol gösteriyor. Şikayetçi olmasını, delil olarak da kocası adı altındaki istismarcısı ile bu konuyu konuşmasını ve kayda almasını söylüyor.

İşte tüm bunlardan sonra H.K.G. savaşını başlatabiliyor.

Savcılığa gidiyor. Fotoğrafları ve ses kaydını delil olarak sunuyor. 6 yaşında bizzat babası tarafından “evlendirildiğini“, o yaşından beri tecavüze uğradığını, sorumluların yargılanmasını istiyor.

Peki, H.K.G. "yaşadıklarının bir işkence olduğunu anladığı" o radyo programını dinlemeseydi? Sonrasında cep telefonundan araştırmasaydı? Sosyal medyadan tanıştığı o kadından yardım almasaydı? Yani bilgiye ulaşmasaydı ne olurdu?

Ömrünün sonuna kadar her gün her gün aynı işkenceyi yaşamaya devam edecekti belki.

Yaşadığı travmanın adını koyamayacaktı belki. Değil suç duyurusunda bulunmak kimseye anlatma cesareti bile bulamayacaktı belki. Ve başka çocukların da kendisi gibi o karanlık kuyuya atılışına şahit olacaktı belki de.

Ama işte o radyo programında dinledikleri bu karanlığı yırtan ışık oldu belli ki onun için.

Bir program bir hayat değiştirdi, belki başka hayatların da değişmesine katkıda bulunacak. Tarikat eliyle işlenen, yargı eliyle örtülmeye çalışılan büyük bir örgütlü suçun ortaya çıkmasına vesile oldu.

Alın size basının, haberin, programın gücüne son derece önemli bir örnek.

Öyle bir karanlık, öyle bir çürümüşlük yarattılar ki gerçeklerin duyulmaması için susturmak istiyorlar basını.

İnsanlar uyanmasın, aydınlanmasın, sormasın, sorgulamasın istiyorlar.

Onun için bu korkunç olayı ortaya çıkaran gazeteci Timur Soykan’a, olayın peşini bırakmayan Halk Tv’ye saldırıyorlar, suçluyorlar. Televizyon kapatılsın, Timur Soykan yargılansın istiyorlar.

Hem de bunu sahip oldukları gazetelerden, televizyonlardan, tuttukları köşelerden yazdıkları yazılarla yapıyorlar.

“Yalanmış, iftiraymış, zaten H.K.G.‘nın psikolojisi bozukmuş“ diyorlar.

Olayı kapatmak için her türlü saçmalamayı sürdürüyorlar.

Bütün deliller açıkça ortadayken, H.K.G.‘nin 14 yaşında götürüldüğü doktor bile “tecavüzü“ anlayıp olayı polise bildirmesine rağmen bir tarikatı, sapkın bir anlayışı, ağır bir suçu aklama telaşındalar.

Neyse ki hala yazan, konuşan, soran, sorgulayan, gerçeklerin peşini bırakmayan gazeteciler var.

İyi ki var.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE YILDIRIM Arşivi
SON YAZILAR