HDP'ye vurmanın dayanılmaz hafifliği

2016 Mayıs'ında dokunulmazlıkları kaldırdılar. 4 Kasım'da da eş genel başkanlar dahil milletvekillerini ve parti yöneticilerini tutukladılar.

O gün bu gündür kesintisiz saldırı altında olan parti HDP.

Yöneticileri, üyeleri gözaltına alındı, tutuklandı, öldürüldü. Parti binaları saldırıya uğradı. Milletvekilleri polislerce tartaklandı, darp edildi, hastanelik oldu.

Kapatma davası neredeyse iki yıldır Demokles‘in kılıcı gibi partinin tepesinde sallandırılıyor.

Ve tüm bunlar yetmemiş olacak ki seçime aylar kala Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı’nın üçüncü isteği üzerine partinin Hazine yardımına bloke koyuluyor.

Hem de partinin savunması bile alınmadan.

Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı Bekir Şahin, HDP'nin "devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğüne aykırı eylemlerin odağı haline geldiğini tüm delilleriyle ortaya koyduklarını" iddia ediyor.

Neymiş bu deliller?

Şahin’e göre "Davalı partinin terör örgütüyle bağı, bilinen bir gerçek, tüm toplumca da biliniyor"muş! Hatta "85 milyon neredeyse davalı partinin PKK'dan ayrı, bağımsız olmadığını, onun güdümünde, onun bir organı olduğunu kabul ediyor"muş!

Şahin, bu sonuca nereden varmış bilmiyoruz.

Yine Şahin'e göre "HDP'lilerin PKK'yı kınadığını kimse duymamış"!

Eylül 2022'de Mersin'de bir polisin hayatını kaybettiği saldırı sonrası HDP'nin saldırıyı kınamasını yeterli bulmamış Şahin. “PKK'ye karşı bir eleştiride bulunmamasını“ suç saymış!

HDP Eş Genel Başkanlarının saldırı sonrası yaptığı, "Demokratik siyaset alanını daraltmak ve işlevsiz hale getirmek amacında olanların bu hesabını boşa çıkarmak hepimizin demokratik görevidir.

Mersin’de yaşanmış olan saldırıyı kınıyor ve karanlıkta bırakılan noktaların da aydınlatılmasının gerekliliğini vurguluyoruz.

HDP olarak bizler, şiddet karşısında demokratik siyaseti ısrarla savunma ve uygulama tutumumuzu sürdüreceğiz" açıklamasını yok saymış.

Hatta sayın Savcı, Selahattin Demirtaş'ın "Mersin'deki silahlı saldırıyı kınıyorum. Siyasetin sorumluluğu, şiddet dışı çözümlerde ısrarcı olmaktır. Ölümleri durdurmaktır.

Şiddetin her türlüsüne karşı çıkacağız, demokratik siyasette ısrarcı olacağız. Bunun herkes tarafından net olarak bilinmesini isterim" mesajını da duymamış.

O duymamış ama İçişleri Bakanı Soylu duymuş ve bu kınama nedeniyle Demirtaş’ı suçlamıştı.

Hayır yani ne yapsın HDP’liler? Kınıyorlar ama sayın Savcı yetersiz buluyor. İçişleri Bakanı, vay niye kınadın, terör örgütün savundun diye tepki gösteriyor.

İstanbul İstiklal Caddesi saldırısı sonrası HDP yönetiminin saldırıyı açık bir şekilde kınaması da yetmemiş Şahin'e.

"Davalı parti tarafından eylemi gerçekleştiren bölücü terör örgütü yine kınanmamış, sadece ‘üzüntü duyuyoruz’ şeklindeki beyanatla yetinmiştir" diyor.

Sayın Savcı, diğer siyasi partilerin de benzer açıklamalarla saldırıyı kınadığını fark etmemiş olmalı.

Hatta, HDP Eş Genel Başkanı Mithat Sancar'ın saldırıyı "İnsanlığa karşı suç olarak görüyoruz. Her zaman da tutumumuz böyle olmuştur, şimdi de böyledir, gelecekte de böyle olacaktır. Bu katliamdan kim fayda umuyorsa ona karşı mücadelede tavizsiz olacağız" sözlerini de duymamış olsa gerek.

Şahin'e göre HDP "terör örgütünün sözde askere alma dairesi gibi faaliyet gösteriyor"muş!

Delili ne peki?

"Annelerin 3 yılı aşkın süredir Diyarbakır il binası ve bazı illerde tuttukları evlet nöbetleri"ymiş!

"Dava açıldıktan sonra 287 aile bu nöbete katılmış" ve "bu durum davalı partinin terör örgütüyle bağını koparmadığının bir ispatı"ymış!

Başka deliller de bulmuş sayın Savcı. HDP Milletvekili Remziye Tosun'un yasama dokunulmazlığı kapsamında Meclis kürsüsünde yaptığı konuşma mesela. Niye PKK'yı eleştirmemiş Tosun!

Yine HDP milletvekili Sezai Temelli'nin sosyal medya paylaşımlarını almış delil olarak!
Haa bir de gizli tanık ifadeleriyle beslenmiş bu deliller.

Ve Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısına göre işte bu deliller nedeniyle "partiye yapılacak devlet yardımının aslında PKK'ya yapıldığı kabul edilmeli"ymiş!

Somut, elle tutulur tek bir şey bile ortada yokken HDP’nin Hazine yardımı engellendi.

Ve muhalefetten doğru dürüst bir tepki bile yükselmedi.

İşte tüm bu koşullarda seçime hazırlanıyor HDP.

Üstelik seçim sath-ı mailinde partinin kapatılıp kapatılmayacağının belirsizliği içinde.

Neymiş efendim HDP Eş Genel Başkanı Pervin Buldan, bir kaç gün önce HDP’nin kendi Cumhurbaşkanı adayını çıkaracağını söylemiş.

Neredeyse HDP’yi hain ilan etmeye varan tepkiler ortaya çıktı.

HDP’nin Altılı Masa dışında olduğunu unuttular, hatta Altılı Masa’daki İYİ Parti’nin HDP’yi nasıl yok saydığını unuttular. HDP yöneticilerinin ilkeler çerçevesinde Millet İttifakı’nın adayına destek verebileceği yönündeki açıklamalarını da unuttular.

"HDP, AKP ile anlaştı“, "Bu karar Erdoğan iktidarına hizmet eder", "HDP, AKP'ye örtülü desteğini ilan etti", "AKP ile pazarlık sonuç verdi", "Seçim kaybedilirse sorumlusu HDP olur" diyenler mi ararsınız.

Oysa tam 27 Eylül 2021'de tutum belgesini açıklamış ve ilkeli ortak aday çağrısı yapmıştı HDP. Ve o günden beri de bu çağrısına yanıt alamamıştı.

Şimdi en doğal hamlesini yapıyor HDP. Eğer ortak aday için açık müzakere yapılmazsa aday çıkarabileceğini söylüyor.

Sıra Altılı Masa’da.

DEVA Partisi Sözcüsü İdris Şahin, geçtiğimiz günlerde "HDP’nin tutum belgesi Altılı Masa tarafından dikkate alınacak. Altılı Masa’nın adayı HDP seçmeni dahil herkesin kapısını çalacak " dedi.

İYİ Parti Kalkınma Politikaları Başkanı Ümit Özlale’nin tepkisi sert oldu. Şahin’i "haddini aşmakla" suçlamakla yetinmedi Özlale. "HDP’yi davet etmek istiyorlarsa biz masada olmayız. İYİ Parti’nin kırmızı çizgileri var" diyerek rest çekti.

Aday çıkaracağını söylediği için HDP’ye saldıranlar, suçlayanlar Özlale’yi duymazdan mı gelecek?

İYİ Parti’ye tek laf etmeyecek mi?

Türkiye kader seçimine gidiyor ama kendisini muhalif sayan bir kesim ne yazık ki ülkenin üçüncü büyük siyasi partisini ve ona oy veren milyonları iktidar diliyle eleştirmenin dayanılmaz hafifliğinde siyasi mühendislik yapmaya çalışıyor.

Çözüm gözünün önünde ama görmek isteyene.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE YILDIRIM Arşivi
SON YAZILAR