ÜNAL ÇEVİKÖZ
İki parti, bir kurultay, bir konferans
Siyasi partiler, siyasi yelpazede merkez, sağ, sol gibi konumlanmalarıyla tanınır ve kendilerini o şekilde halka sunmaya gayret ederler. Sol ve sağ partiler önceleri belli ideolojileri temsil ettikleri için siyasi yelpazede de o ideolojiye yakıştırılan konumda yer alırlardı. Hoş, günümüzde artık pek ala sol söylemlerle iktidara gelen sağ partiler olduğu gibi, sağ partilerin savunduğu düşünülen bir takım politikaları izleyen sol partiler de bulunabiliyor. İdeolojiler siyasi partilerin özdeşleştiği akımlar olmaktan çıktı. Örneğin İngiliz İşçi Partisi bir sol, hatta sosyalist parti olarak tanınır, ama Sosyalist Enternasyonal üyesi değildir.
Cumhuriyet Halk Partisi parti programında, kendini siyasi yelpazenin solunda, ortanın solunda, merkez sol parti konumunda gören bir sosyal demokrat parti olarak tanıtıyor. Siyasi yelpazedeki konumları siyasi partilerin birbirleriyle olan yakınlıklarını da belirleyen bir faktör olarak kabul ediliyor. CHP ile İngiliz İşçi Partisi aynı ideolojik platformda yer aldıkları için bir tür "kardeş parti" ilişkisi içindedirler. Ama İşçi Partisi'nin aksine, CHP Sosyalist Enternasyonal üyesidir. Hoş, Sosyalist Enternasyonal de artık eski bildiğimiz halinde değil.
İki kardeş parti, ülkelerinde son seçimlerden sonra birinci parti konumuna geldiler. İşçi Partisi uzun süren bir Muhafazakar Parti iktidarından sonra 4 Temmuz'da seçimleri kazandı ve şu anda hükümet partisi. CHP de son yerel seçimleri kazandı ve en çok oyu toplayarak Türkiye'nin birinci partisi konumuna yükseldi.
CHP bu hafta sonu önemli bir tüzük kurultayı gerçekleştirecek. 2023 genel seçimlerinden sonra 38. Olağan Kurultayını yapmış, "değişim" geçirmiş, 2024 yerel seçimlerinde de bu rüzgar ile birinci parti olmayı başarmıştı. Şimdi yapılacak olan tüzük kurultayı, 2018 Tüzük Kurultayı ile değiştirilen ya da bazı maddelerinde değişiklik yapılan parti tüzüğünün, bu defa söz konusu değişim rüzgarına da uygun hale getirilmesini hedefliyor. 2018 Tüzük Kurultayı oldukça hareketli, gergin, mücadeleli geçmişti. Bu defa durumun farklı ve daha barışçı olup olmayacağını kestirmek güç zira parti içindeki gruplaşmaların böyle bir ümit vermediği ileri sürülüyor.
Birleşik Krallık'ta partilerin büyük toplantılarına "parti konferansı" adı verilir. Türkiye'deki gibi öyle, iki yılda bir yapılan, bazen bir yıllık erteleme ile üç yılı bulan "kurultay"lar benzeri etkinlikler değildir bu parti konferansları. Yılda iki kez yapılır, biri ilkbaharda, biri sonbaharda. İlkbaharda yapılan parti konferansı bir tür durum değerlendirmesi gibi geçer ve genellikle bağlayıcı kararların alınmadığı küçük konferans olarak düzenlenir. Ama sonbaharda yapılan parti konferansları, her siyasi parti için son derece önemlidir. Örneğin, bu yıl Muhafazakar Parti'nin yapacağı parti konferansı 4 Temmuz seçimlerinin kaybedilmesi ertesinde ciddi bir özeleştiri, yenilenme, parti programında değişiklik, kadrolarda dinamizm gibi unsurların öne çıktığı bir konferans olmaya aday. Benzer bir durum İskoçya Ulusal Partisi için de söz konusu olacaktır.
İşçi Partisi Konferansı ise iktidar olmanın huzuru, gururu ve özgüveni ile 22-25 Eylül tarihlerinde Liverpool'da toplanacak. Bu parti konferansı partinin yeni yol haritasının belirlenmesini, dolayısıyla iktidar partisi olarak İşçi Partisi'nin önümüzdeki beş yıllık programının bir çok unsurunu belirleyecek.
Birleşik Krallık'ta parti konferansları Türkiye'de gördüğümüz türden "kurultay" etkinliklerinden oldukça farklıdır. Öncelikle, hafta sonu başlar ve hafta ortasında biter. Örneğin, 22 Eylül Pazar günü başlayacak olan konferansın açılış konuşmasını İşçi Partisi lideri ve Başbakan Keir Starmer'ın yapması beklenir. Akşam da Starmer önemli konukların, bakanların ve parti ileri gelenlerinin bulunduğu büyük bir yemeğe katılacaktır. 24 Eylül Salı günü de İşçi Partisi liderinin yabancı konuklar için bir resepsiyon düzenlemesi adettendir. Starmer'ın ikinci önemli konuşması ise konferansın bitiminde, muhtemelen 25 Eylül Çarşamba günü öğle saatlerinde olacaktır.
Bu dört günlük maratonda parti örgütünden, kadın, gençlik, işçi, çiftçi kesimlerinden gelen binlerce parti üyesi buluşur, tartışır ve partinin önemli konulardaki politikalarının belirlenmesi için karar tasarıları hazırlar, oylarlar. Bu karar tasarıları parti konferansında oylanarak kabul edilince partinin programının unsurları haline gelirler. Parti bu kararları uygulamakla yükümlüdür. Son derece katılımcı, demokratik bir ortam içinde devam eden bu süreç gerçekten izlenmeye değer.
Bunun yanı sıra her gün parti konferansı boyunca ve delegelerin büyük toplantı salonunda bu karar tasarılarını tartışıp oyladıkları sırada konferansın düzenlendiği alanda "yan etkinlikler" adı altında yüzlerce panel, tartışma, brifing, konferans, seminer düzenlenir. Bu etkinlikler partinin önemli konulardaki politikalarının üyeler, düşünce kuruluşları, hatta muhalif görüşte olan bir takım kişi ve/veya kurum temsilcilerinin katılımıyla tartışıldığı demokratik forumlardır. Şahsen, Türkiye Cumhuriyeti'ni Büyükelçi olarak Birleşik Krallık'ta temsil ettiğim 2010-2014 yılları arasında bu tür 12 parti konferansını başından sonuna izledim ve hemen hepsinde yan etkinliklerde panelist, tartışmacı, gözlemci olarak yer aldım. Bu etkinlikler hem Türkiye'yi tanıtmak, hem Türkiye'nin aleyhine olan algıları bertaraf etmek için son derece önemli ortamlar oluşturur.
CHP Genel Başkanı'nın, Azerbaycan, Filistin, Şam gibi yapacağı açıklanıp da yapamadığı bir çok ziyaret planının ardından, son olarak Eylül ayı içinde "ABD ve İngiltere'ye (Birleşik Krallık)" gideceği açıklandı. 5 Kasım'da yapılacak seçimler öncesi ABD'ye gitmenin ne gibi bir faydası olacağı meçhul. Herhalde başkan adaylarının kampanyaları sırasında kendisiyle görüşmeye zaman bulmaları da hayli güç. Ama Birleşik Krallık seyahati son derece işlevsel bir ziyaret olabilir.
22-25 Eylül tarihlerinde İngiliz İşçi Partisi'nin Liverpool Konferansı'nı izleyecek bir CHP Genel Başkanı, önümüzdeki dönemde bu tür geniş katılımlı, iki günle sınırlanmayan, parti programının ve partinin iktidar olduğunda izleyeceği politikaların tartışıldığı, önerildiği, oylanıp kabul edildiği türden parti konferanslarının Türkiye'de de yapılabilmesi için ilham alabilir ve siyasi partilerde gerçek dönüşümün öncülüğünü yapabilir. Ayrıca, belki 22 Eylül akşamı Keir Starmer'ın da katılması beklenen yemekte önemli bir yabancı konuk olarak da yer alabilir. Tüzük kurultayı sınavının ertesinde Liverpool'a yapılacak ziyaretin Türkiye'de hiç olmazsa CHP'de yeni bir "dönüşüm" rüzgarına vesile olması önemli bir gelişme olacaktır. Umarız bu ziyaret planı da diğerleri gibi sözde kalmaz.