İBRAHİM EKİNCİ
İki seçim arası ekonomide neler olabilir?
Yerel seçimlere kadar hükümet ne yapacak? Bu arada olanlardan sezdiklerimiz, gördüklerimiz ne? Kabaca şöyle özetleyebiliriz:
- Politika faizi en düşük beklenti düzeyinde artırıldı, artış devam edecek ama bu ilk artışın seviyesi gelecek artışların da çok sert artışlar olmayabileceğini düşündürüyor. Yerel seçimlere kadar yüksek, ekonomiyi durdurucu boyutta artışlardan kaçınmak istediklerini anlıyoruz. Enflasyonda sert yükselişler bu hesabı bozabilir. Bunu da bir kenara not edelim.
- Dolar kurunu 26 TL’ye kadar kararsız, tedirgin bir eşlikle bıraktılar. Arada mutedil arka kapı satışları oldu. Şimdi 26 TL seviyesinde bir tutunma izliyoruz. Bu seviye savunuluyor mu, kesin bir şey söylemek zor. Benim tahminim aslında kafalarındaki seviyenin de bu olduğu yönünde … Bir şekilde döviz girişi sağlanamaz da yükseliş sürerse de yerel seçimlere kadar 30 TL’nin altında bir kur planladıklarını düşünüyorum.
- 30 TL’nin altında bir kur elde etmek için de döviz girişine ihtiyaç var. Faiz artışı ve kurun kısmen rahat bırakılması sıcak para girişi için yeterli olmadı. Gelişmeler hükümetin beklentilerinin gerisinde. Bu nedenle de genel seçimler öncesi politikaya (“dost dövizi) dönmüş gözüküyorlar. Bakan Şimşek tek tek Arap ülkelerinin kapısını çalıyor. Erdoğan’da ziyaretlere başlayacak.
- Yalnız gözden kaçırılmaması gereken… Bu kez Arap ülkeleri de oldukça nazlı gözüküyorlar. Türkiye’nin sıkışıklığını kelepir pazarlığına çevirmek, bir şeyler almak da istiyorlar. 25 – 30 milyar dolarlık bir yatırım programından bahsediliyor. Özetle “varlık satışı” ile döviz bulma peşinde gözüküyorlar. ÖİB bünyesinde en önemli varlık otoyol ve köprüler… Yine TT’nin yüzde 25’i de (Hazine) ÖİB’de. Önce Hariri’ye satılıp, sonra bankalardan geri alınan (yüzde 61.68) payları ise TVF’de. Turkcell’de (yüzde 26.2’si fona ait) hisse satışı da sözkonusu olabilir. Al Sancak Limanı zaten gündemde. Finans grubunda bankalar dışındaki şirketler rahatlıkla satılabilir. THY payı, PTT satılabilir. Enerji grubu şirketleri içinde Botaş, TPAO, TVF Enerji, TVF Rafinerisi gibi şirketler var. Petrol işi Arapların bildiği bir sektör. İlgilerini çekebilir. Bunların dışında Eti Maden, Türkiye Maden, Kardemir var. Gıda grubunda Çaykur, Kayseri Şeker, Türk Şeker, Türk Tarım gibi şirketler var. Arap ülkeleri gıda yatırımını da seviyor.
- Deprem ve seçim ekonomisi harcamaları nedeniyle bütçe tarafında büyük açık oluşacağını gördüler. Ek bütçe Meclis’e geldi. Borçlanma limitini 3 katına çıkarıyorlar. Dolayısıyla seçime kadar oy parası dağıtımı devam edecek gibi görünüyor. Önümüzdeki yıl başı yeni ücret zamları masaya gelecek. Yerel seçime 3 ay kala burada ellerinin rahat olmasını istiyorlar.
Sonuç olarak… Seçime kadar, yine Arap ülkelerine ama bu kez varlık satışı yoluyla döviz bulma arayışı sürecek. Düşük oranlı, örneği 5’er puanlık faiz artışları devam edecek. Kuru 30 TL’nin altında tutma gayreti izleyeceğiz. Bu arada ekonomide neler olacağına gelirsek:
Enflasyon yükselecek
Üç nedenle… Birincisi, 2022 yılının aylık yüksek enflasyonlarının yarattığı baz etkisi bitti. Eylül ve ekim aylarında yüzde 3 üstü enflasyonlar var. Diğer aylarda altında. Dolayısıyla manşet enflasyonda baz etkisi yılın geri kalanında olmayacak.
İkincisi, dolar 26 TL’nin üstüne geldi. Beklentiler bir miktar daha çıkabileceği yönünde. Bu kur artışı tüketim mallarında (ithal elektronik, araba gibi) hemen kendini gösterdi. Üretim yatırım mallarında ise maliyet etkisi biri iki ay gecikmeli yansıyacak. Prof. Dr. Hakan Kara yıl sonu enflasyon tahminini yüzde 45’ten yüzde 56’ya yükseltti:
“Enflasyon tahminimdeki 11 puanlık revizyonun kabaca 3,5 puanı vergi düzenlemelerinden, geriye kalan 7,5 puanı döviz kuru varsayımındaki güncellemeden (%15 ilave kur artışı->%50 geçişkenlik katsayısı) kaynaklanıyor.”
Prof. Dr. Hayri Kozanoğlu’nun tahmini de bu yöndedir: “Üretici fiyatları Haziran ayında % 6.50 sıçramış. Bu önümüzdeki aylarda tüketici enflasyonunu da besleyecek. 28 Mayıs seçimlerinden bu yana döviz kurundaki artış %30’u geçti. Bu önümüzdeki aylarda usulca fiyatlara da yansıyacak. 2022’de Temmuz-Eylül arası ortalama aylık fiyat artışı %2.30’du. Bu gidişle Eylül sonu tüketici fiyatlarının yüzde 50’ye dayanması, yılı ise yüzde 60 dolaylarında kapatması kaçınılmaz görünüyor. TL’nin yabancı paralar karşısında değer kaybının sürmesi bu oranı daha da yukarı çekebilir.”
Kurlarda yükselme potansiyeli hala var
Döviz kurları bir kere enflasyon nedeniyle bir miktar daha yükselecek. 2022’de enflasyon yüzde 64,3’tü. Kur artışı yüzde 30 seviyelerinde, enflasyonun gerisinde kaldı. Seçimlerden sonra kısmen bir düzeltme gerçekleşti. TL yüzde 30 değer kaybetti. Böylece döviz geçen yılki kayıplarını kısmen geri alsa da hem geçmiş enflasyona kayıpları hem de bu yıl artışa geçen enflasyon kurları yukarı itiyor.
Başka faktörler de var. Şimşek’in göreve getirilişine bağlanan sıcak döviz girişi henüz gerçekleşmedi. Şimşek, Arap ülkelerini dolaşıyor. Dolayısıyla yakıcı döviz açığına eski “çözümler” peşinde gezilmesi beklentileri iyileştirmiyor. Cari açık 60 milyar doları buldu. Bu tarihi yüksek seviyedir. Kur artışı önümüzdeki aylarda ithalata bir miktar fren yaptırsa dahi yıllık açık yine yüksek olacak. İçerde MB’nin rezerv biriktirmeye başlaması da bu başlıkta dikkate alınması gereken bir gelişmedir. KKM’de belirsizlik sürmektedir.
Bütçe açığı artacak
Ek bütçede gelir ve gider aynı tutulduğu için ana bütçede öngörülen açığın (659 milyar lira) yıl için geçerliliği devam ediyor. Ancak (KKM’den kaynaklanması muhtemele 350 milyar liralık yükün MB’ye aktarıldığı şartlarda bile) 2023 bütçe açığının 1 trilyon liranın üzerine çıkması muhtemel. Prof. Dr. Hakan Yılmaz’ın çalışmasına göre, son vergi artışları ve zamlara rağmen ilave gelir yaratılmaması halinde bütçe açığı 1.3 trilyon lira ile milli hasılanın yüzde 7’sine ulaşabilecek.
Bir de borçlanma limitinin artırılması meselesi var. Ek bütçe ile bütçe açığı hedefi değişmediği halde Hazine’nin borçlanma limiti üçe katlanıyor. 2023 yılı için 727 milyar TL olan Hazine’nin net borçlanma sınırı 2 trilyon 181 milyar liraya fırlıyor. Oysaki ilk 6 aylık nakit dengesine göre net borçlanma 368,5 milyar TL. Yani 727 milyar liralık sınıra ulaşması için zaten 358 milyar liralık ilave net borçlanma imkânı var. Buna rağmen yasal borç limitini üçe katlanması dikkat çekiyor. Tek açıklaması seçim ekonomisi… Ekonomi Yazarı İsmet Özkul dikkat çekti: “Bu düzeyde borçlanmanın piyasa koşullarında gerçekleşmesi de mümkün değil. Hazine, 6 ayda bu miktarda içeride borçlanmaya kalksa, faizleri hızla yükseltme etkisi bir yana, bankaların varlık yapısı bunu kaldırmaz. Olağan ilk sonuç kredi piyasasının kuruması olur ki buna reel sektörün dayanma şansı yok.”
Ekonomi yavaşlayacak
Türkiye ekonomisi 2022’yi yüzde 5.6 büyüme ile kapattı. Bu yılın ilk çeyreğinde yüzde 4 büyüdü. Bu büyümelerde faizi baskılanmış kredi imkanlarının katkısı önemli. Ancak şimdi konjonktür değişmekte. Faizler arttı. Politika faizleri yüzde 15’e çekildi. Yılın geri kalanında da artışlar devam edecek. Önümüzde 6 PPK toplantısı daha var. Enflasyonda, yıl sonu için yüzde 60 projeksiyonuna göre politika faizlerinin düşük oranlı artışlarla dahi bugünkü seviyelerinin bir hayli üzerine doğru yükselmesi mümkün. Dolayısıyla “düşük faiz” konjonktürü geride kalıyor. Ekonomi Gazetesi’nin haberine göre 27 Haziran haftasında özel bankaların ticari kredilerinde yüzde 5.11 daralma oldu. Kamu bankalarında da büyümesi yüzde 33.4’e geriledi. Bu oran, CB ilk tur seçimi öncesinde yüzde 77, ikinci tur seçim sonrasında yüzde 50 civarındaydı. Kamu + özel bankacılık sektöründe ticari kredi büyümesi seçimler öncesinde yıllık yüzde 45’in üzerindeydi. Halen bu oran yüzde 14.33 düzeyine inmiş durumda. Sanayi üretimi nisan ayında yüzde 1.2 düşmüştü. Mayıs ayında da 0.2 düşüş oldu. 2. Çeyrekte resesyona girilmiş olabilir. Buna yüksek enflasyon eşliğini katarsak teknik olarak stagflasyon koşulları ortaya çıkabilir.
İşsizlik artabilir
Ekonomik büyümede durgunluk veya resesyon işsizlik oranlarına haliyle yansıyacaktır. Mayıs ayı işsizlik rakamındaki 0.5 puanlık düşüş ekonomide canlanmadan değil, istihdamın daralması kaynaklı, işgücüne katılımın azalmasından… Toplam istihdam mayısta 0.4 puan azalmış. Önümüzdeki dönemde yavaşlayan büyümeye bağlı olarak işsizlik rakamlarında artışlar görülmesi muhtemel. Bunun bir göstergesi de elbette şirketlerde bilanço kötüleşmesi, batışlarda, kapanışlarda artışlar olur.