KEMAL VURALDOĞAN
Ne değişti de kanunlara uymayan hakim memur savcı sayısında artış oldu?
Tayfun Kahraman başarılı bir şehir plancısı. Şehir Plancıları Odasında görev almış, yolu Ekrem İmamoğlu ile kesişmiş ve Beylikdüzü Belediyesi Başkanlığı döneminde İmamoğlu’na danışmanlık yapmış, İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı olduğunda Tayfun Kahraman da İstanbul Büyükşehir Belediyesi Deprem Risk Yönetimi ve Kentsel İyileştirme Daire Başkanı olmuştu.
Burada bir parantez açayım. Ekrem İmamoğlu hakkında yürütülen soruşturmalara ilişkin haberlerden çıkardığım sonuç şu oldu: Ekrem İmamoğlu başarısını büyük ölçüde çalıştığı insanlara borçlu. Ekip kurmayı, doğru, liyakatli bir ekiple çalışmayı çok iyi biliyor.
Tayfun Kahraman İstanbul için iyi şeyler yaparken Gezi Parkı olayları kapsamında hakkında dava açılmış, önce beraat etmiş, sonrasında 2022 yılı Nisan ayında Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetini ortadan kaldırmaya veya görevini yapmasını engellemeye teşebbüs suçuna yardım etme suçundan 18 yıl hapis cezasıyla cezalandırılmış ve tutuklanmış. Aynı dosyada Osman Kavalalı’ya ise müebbet hapis cezası verilmiş, dosya temyiz incelemesi için Yargıtay’a gelmiş ve 18 yıllık hapis cezası onanmıştı. Hatta Yargıtay, 18 yıllık hapis cezasını az bulmuş, verilmesi gereken cezanın müebbet hapis cezası olduğunu belirtmiş ama aleyhe temyiz olmadığı için (dönemin savcısı temyiz başvurusu yapmadığı için) bu hususa işaret etmekle yetinmiş.
Tayfun Kahraman hakkındaki mahkûmiyet hükmünü bireysel başvuru yoluyla Anayasa Mahkemesine taşımış, Anayasa Mahkemesi 31 Temmuz 2025’te oyçokluğuyla verdiği ihlal kararını aynı gün açıklamış, gerekçeli kararını da 17 Ekim 2025 tarihli Resmi Gazete'de yayımlamıştı.
Anayasa Mahkemesin'e göre Tayfun Kahraman hakkaniyete uygun yargılanmamıştır.
Anayasa Mahkemesi kararının gerekçesi ışığında Tayfun Kahraman’ın tahliye edilmesi, Anayasa Mahkemesi kararında işaret edilen ihlallerin giderilmesi için yeniden yargılama yapılması beklenirken İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi, “...Yargıtay ve ilk derece mahkemeleri tarafından verilen kararların esas yönünden adil olup olmaması, bireysel başvuru incelemesine konu olamaz..” diyerek Anayasa Mahkemesi kararına uymayacağını açıkladı. Hatta Anayasa Mahkemesinin görev alanını bile sınırladı.
Ne yazık ki Tayfun Kahraman Başvurusu, uygulanmayan ilk Anayasa Mahkemesi kararı değil. Çok değil 2 yıl önce de Hatay Milletvekili Av. Şerafettin Can Atalay hakkındaki Anayasa Mahkemesi kararını İstanbul 13. Ağır Ceza Mahkemesi ve Yargıtay uygulamamıştı. Hatta Yargıtay kararı uygulamayacağını hüküm altına almakla yetinmemiş, Anayasa Mahkemesi üyeleri hakkında suç duyurusunda da bulunmuştu.
Bu haftanın bir diğer uygulanmayan kararı da HDP Milletvekili, Cumhurbaşkanı adayı Av. Selahattin Demirtaş hakkındaki AİHM kararıydı. AİHM’in Selahattin Demirtaş hakkındaki ihlal kararları yıllardır uygulanmıyor ve Selahattin Demirtaş 2016 yılından beri tutuklu yargılanıyor. (mahkumiyet verilen dosyaları da oldu)
Çok değil bundan 20 yıl önce yargı kararlarının uygulanmaması için sorumluluğu Bakanlar Kurulu alırdı. Danıştay 13. Dairesinin, yap-işlet sözleşmesiyle yapılan doğalgaz çevrim santralleri için yürütmeyi durdurma kararı vermesi üzerine dönemin Bakanlar Kurulu 22 Ağustos 2005 tarihinde aldığı prensip kararıyla bu sözleşmelere ilişkin yargının verdiği yürütmenin durdurulması kararlarına uymayacağını belirtti mesela.
Ne oldu da yargı kararlarına uymamak bu kadar kolaylaştı?
Önce idari yargıdan başlayalım. İdare mahkemelerinin (Danıştay, idare mahkemesi, vergi mahkemesi) verdiği kararlarının 30 günde uygulanması zorunlu. (2577 Sayılı Kanun madde 28) Hakkınızdaki mahkeme kararı uygulanmadığında 2577 Sayılı Kanun size iki ayrı hak sunuyordu: mahkeme kararını uygulamayan kuruma dava açmak veya mahkeme kararını uygulamayan kamu görevlisine dava açmak. 6526 sayılı Terörle Mücadele Kanunu ve Ceza Muhakemesi Kanunu İle Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunla ikinci hak kaldırıldı. Artık sadece mahkeme kararını uygulamayan kuruma dava açabiliyorsunuz. İlk bakışta ne var bunda diyebilirsiniz. Adliye tecrübem ile cevap veriyorum. Çok şey var. Memur haklı olarak bugün memurum ama yarın emekli olabilirim, görevime son verilebilir. Vatandaş bana dava açınca hangi amir arkamda duracak, durduk yere davalık olacağım ve cebimden ne kadar para çıkacağı belli değil, en iyisi mahkeme kararına uyayım diyordu. Bu nedenle de idare mahkeme kararına uymak istemediğinde sorumluğu üzerine alıyor Bakanlar Kurulu kararı çıkarıyordu. Yeni düzenleme sonrasında, nasılsa vatandaş bana dava açamaz, ben iyisi mi amirimin dediğini yapayım, ağzımın tadı bozulmasın. Vatandaş beni savcılığa şikayet etse amirim soruşturma izni vermez. Vatandaş disiplin şikayeti yapsa amirim disiplin soruşturması açmaz. Ama amirimin dediğini yapmazsam işyerinde huzurum kalmaz bakış açısıyla, “Benim anam ağlayacağına, vatandaşın anası ağlasın.” düsturunu benimsiyor.
Bir diğer sorun ise hukuk ve ceza mahkemelerinin hatalı kararları nedeniyle zarara uğrayanların açtığı davalarda tazminata hükmedilmemesi. Kazara tazminata hükmedildiği hallerde zarara yol açan hakim veya savcıya rücu edilmemesi. Rücu süresinin 1 yıl gibi kısa bir süre ile sınırlı tutulması.
Hukuk davalarına bakan hakimlerin davanın taraflarına verdiği zararlar ile ilgili maddesi 6100 Sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanununun 46. maddesi: Hâkimlerin yargılama faaliyetinden dolayı aşağıdaki sebeplere dayanılarak Devlet aleyhine tazminat davası açılabilir:… (3) Devlet, ödediği tazminat nedeniyle, sorumlu hâkime ödeme tarihinden itibaren bir yıl içinde rücu eder.”
Avukatların yalancısıyım. HMK madde 46 uyarınca dava açıp da kazanan avukat yok gibi.
Ceza davalarına bakan hakimlerin davanın taraflarına verdiği zararlar ile ilgili maddesi 5271 Sayılı Ceza Muhakemesi Kanununun 141. Maddesi: “…suç soruşturması veya kovuşturması sırasında kişisel kusur, haksız fiil veya diğer sorumluluk hâlleri de dâhil olmak üzere hâkimler ve Cumhuriyet savcılarının verdikleri kararlar veya yaptıkları işlemler nedeniyle tazminat davaları ancak Devlet aleyhine açılabilir.
(4) (Ek:18/6/2014-6545/70 md.) Devlet, ödediği tazminattan dolayı görevinin gereklerine aykırı hareket etmek suretiyle görevini kötüye kullanan hâkimler ve Cumhuriyet savcılarına bir yıl içinde rücu eder.”
Avukatların yalancısıyım CMK 141 vd hükümleri uyarınca dava açıp kazanan çok ama hazinenin bu zarar nedeniyle rücu ettiği hakim ve savcı yok gibi. (varsa da Fettullahçılar gibi meslekten çıkarılanlar olabilir)
Hakim ve savcı her kararından dolayı tazminat ödemesin ama kanuna uyan hakim ve savcı ile kanuna uymayan hakim ve savcı en azından disiplin hükümleri ile birbirinden ayrılsın, kanunlara uyanların önü açılsın, etkili yerlere gelsinler, ödüllendirilip teşvik edilsinler dediğinizi duyar gibiyim.
Keşke öyle olsa. Cumhur İttifakı HSK üyelerinin seçimini de şansa bırakmadı ve anayasa değişikleri ile iktidar ile uyumlu bir HSK kurguladı.
Cumhur İttifakının kurguladığı ve üyelerini doğrudan veya dolaylı olarak Cumhur İttifakının belirlediği bu yeni Hakimler ve Savcılar Kurulunun, Cumhur İttifakı politikalarıyla uyumlu kararlar veren, işlem yapan bir hakim veya savcıya yargısal faaliyetleri nedeniyle ceza verdiğine şahit olmadım. Çünkü Hakimler ve Savcılar Kanunu madde 96’daki “d) Kanun yollarına başvuru sebebi olarak ileri sürülebilecek veya hâkimlerin yargı yetkisi ve takdiri kapsamında kalan hususlara ilişkin bulunan… İhbar ve şikâyetler işleme konulmaz.” kuralı HSK’ya rüşvet, taciz vs. kişisel suçlar dışındaki şikayetler yönünden ucu bucağı belirsiz bir koruma kalkanı, keyfilik alanı sağlıyor.
Yargının özlük ve disiplin amiri HSK’nın, yargının denetlemekle yükümlü olduğu yasama ve yürütme tarafından yani Cumhur İttifakı tarafından seçilmesi de mahkeme kararlarına uyulmamasının temel sebeplerinden biri. Yargının bağımsız ve tarafsız olması için HSK’nın bağımsız ve tarafsız olması şart. HSK’nın bağımsız ve tarafsız olması için üyelerinin doğrudan veya dolaylı olarak Cumhur İttifakı (iktidar) tarafından seçilmesi usulünden vazgeçilmesi lazım.
BBC’ye kayyım oldum 6 kavanoz balı 1.250 TL’den satmaya başladım
04 Kasım 2025 Salı 00:20Rakamlar ülkesinde bir yanılsama: Yerli üretim oranları ne kadar gerçek?
04 Ekim 2025 Cumartesi 00:30Dünyanın en büyük adliyesi neden Ankara'ya yapılıyor?
27 Eylül 2025 Cumartesi 00:20Kürt - Türk - Türkiyeli
25 Ağustos 2025 Pazartesi 00:04Adıma sahte e imza çıkarılmış olabilir mi?
06 Ağustos 2025 Çarşamba 00:30Kadıköy'den Çankaya'ya ikinci el ev alanları bekleyen büyük tehlike
02 Ağustos 2025 Cumartesi 00:30İsrail devletinde zorunlu askerlik
23 Haziran 2025 Pazartesi 00:53Ata, bisiklete, eşeğe ve scooter’a alkollü binilir mi?
03 Haziran 2025 Salı 00:43Siz yine de Ekrem İmamoğlu’nu dinleyin, e-devletten tapunuzu kontrol edin
03 Mayıs 2025 Cumartesi 00:302 Nisan 2025'te tüketmiyorum - Bir tüketmeme davası
02 Nisan 2025 Çarşamba 00:23