O kadar korktular ki Brecht’in şiirinden örgüt çıkarttılar

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, savcıya ifade verirken İstanbul Adliyesi’nin çevresini destek için gelen binlerce insan doldurmuştu. İmamoğlu’nun Beşiktaş Belediye Başkanı Rıza Akpolat tutuklandıktan sonra hem konuşmalarında hem de sosyal medyasından sık sık dile getirdiği o slogan vardı dillerinde:

Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiç birimiz.

Başta Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Mansur Yavaş olmak üzere çok sayıda belediye başkanı, milletvekili de adliyedeydi.

İşte bu destek rahatsız etti Saray’ın medyasını.

Ekranlarından, haber sitelerinden yeni “suçlar” yaratma yarışına girdiler.

Şöyle diyordu Sabah gazetesi; “DHKP-C sloganı ile sokak çağrısı. Savcının şehit edildiği yerde küstah provokasyon”. Devam ediyordu “haber”inde:

“İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'i evlatları üzerinden tehdit etti, daha sonra bilirkişiyi hedef gösterdi. Hakkında soruşturma başlatılan İmamoğlu'nun ifade vermek için geldiği, adını DHKP-C'li teröristler tarafından şehit edilen savcı Mehmet Kiraz'dan alan, Çağlayan Adliyesi Mehmet Selim Kiraz yerleşkesinde DHKP-C terör örgütü sloganları atıldı. Örgütün de sloganı olan, 'Ya hep beraber ya hiçbirimiz' ifadeleriyle CHP'liler İmamoğlu'na destek verdi.”

Sadece Sabah değil, Yenişafak da A Haber de aynı şeyleri yazıp söylüyordu.

“Sokakları kimler karıştırmak istiyor?”, “Yeni Gezi kalkışması planı mı?”, “Adliye provokasyonu ilk adım mı?”

Saray medyasına göre “Türkiye bir terör tehdidiyle karşı karşıyaydı ve bu da CHP eliyle gerçekleştiriliyordu”, “İmamoğlu destekleri polislerin üzerine yürüyerek arbede çıkarmıştı”!

CHP’lilerin “omuz omuza” durarak, İstanbullularla birlikte hukuksuzluğa tepki göstermesi hayli korkutmuş olmalı Saray’ı ve medyasını…

Öyle ki yıllardır başta işçi sınıfı olmak üzere hemen her muhalif kesimin gösterilerde, yürüyüşlerde, protesto eylemlerinde kullandığı “Kurtuluş yok tek başına ya hep beraber ya hiçbirimiz” sloganını bile DHKP-C’ye mal ettiler.

Bu sloganın büyük şair ve oyun yazarı Bertolt Brecht’in şiirinden geldiğini bilmiyorlar olabilirler mi?

Gerçi bilseler de bir şey değişmeyecek onlar için…

Hak, hukuk mücadelesinden “suç” yaratmaya alışkınlar.

Her gün dozajını artıran bir baskı cenderesinde Türkiye. Öyle anlaşılıyor ki seçim sandığına kadar da bu baskı durmayacak.

Tutuklamalar, gözaltılar, soruşturmalar, kayyım atamaları…

“Heybede bekleyen büyük turplar”…

Bunlar da kesmiyor Saray iktidarını.

Perşembe akşamı Meclis’ten geçirdikleri kanun değişikliğiyle Devlet Denetleme Kurulu’na denetleme yaptıkları kurumda istedikleri kişiyi görevden alma yetkisi verdiler.

Devlet Denetleme Kurulu doğrudan Cumhurbaşkanlığına bağlı. Başkanını ve üyelerini Cumhurbaşkanı atıyor. Ve Cumhurbaşkanının isteği üzerine kamu kurum ve kuruluşlarında inceleme yapabiliyor.

İşte bu kurumun üyesi veya denetçisi bundan sonra isterse inceleme yaptığı kurumdaki herhangi birini “görevden uzaklaştırabilecek.”

İşin ucu nereye kadar varacak derseniz elbette belediyeler, meslek kuruluşları yani barolar, tabip odaları, ticaret ve sanayi odaları, esnaf ve sanatkar odaları, kamu kaynağı kullanan vakıflar, sendikalar, devlet ve vakıf üniversiteleri de var işin içinde…

DDK üyesi ya da denetçisi bu kurum ve kuruluşlarda inceleme yaptığı sırada istediği herhangi birini görevden uzaklaştırmak için “Denetlemeler sırasında denetimi güçlendiren veya engelleyen davranışlarda bulunuyor”, “Görevde kalması halinde kamu zararını artıracağı anlaşılıyor”, “Suç delillerini karartacağı anlaşılıyor” ya da “Kamu hizmetinin gerekleri yönünden görevi başında kalmasında sakınca görülüyor” dese yeterli.

CHP’nin Anayasa Mahkemesi’ne yapacağı başvuru sonucu bu kanun değişikliği iptal edilmezse Saray, dikensiz gül bahçesiyle gidecek sandığa.

O bunu yaparken, medyasının da sanatın gücüyle Hitler faşizmine karşı duran Bertolt Brecht’in şiirinden örgüt çıkarması boşuna değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AYŞE YILDIRIM Arşivi
SON YAZILAR