AYŞE YILDIRIM
SADAT’tan HÜDAPAR’a Erzurum’da ‘AKP devleti’nin büyük provokasyonu
Erzurum Havuzbaşı Kent Meydanı’nda Ekrem İmamoğlu’nu dinlemeye gelen kalabalığa taş yağıyor. Meydanın biraz ilerisinde toplanan bir grup polisin gözü önünde İmamoğlu’nun konuşma yaptığı otobüsü ve alandakileri irili ufaklı taş yağmuruna tutuyor.
Ekrem İmamoğlu, otobüsün üzerinde; yanındakiler açtıkları şemsiyelerle hem onu hem kendilerini büyük mermer parçalarından korumaya çalışıyor.
Polis seyrediyor. Taşlar meydanda toplanan insanlara geliyor, yaralananlar oluyor.
İmamoğlu otobüsten polise sesleniyor:
“Polisler burada yaralananan vatandaşlar var, siz oradan seyrediyorsunuz. Erzurum Belediye Başkanı, Vali Emniyet Müdürü seyrediyorsunuz. Hakkınızda suç duyurusunda bulunacağım. İnsanları tahrik ediyorsunuz. Polisler iki yüz kişiyi seyrediyorsunuz.“
Büyük bir provokasyon yaşanıyor. Polis seyretmeye devam ediyor.
İmamoğlu’nun Erzurum mitingi için valiliğin verdiği sayıya göre görevlendirilen 5 bin polis, birkaç yüz HÜDA PAR’lı ve Ülkü Ocaklı saldırganları sadece seyrediyor.
İmamoğlu bir yandan polisi göreve çağırmaya çalışıyor, diğer yandan kendisini dinlemeye gelen kitleyi sakinleştirmeye çalışıyor.
Provokatörlere cevap vermemelerini istiyor. Miting alanındakileri zarar görmemeleri için biraz geriye çekilmeye çağırıyor.
Emniyet provokasyona seyirci kalmaya devam ediyor. İmamoğlu yanındakilerin de uyarısıyla miting alanını terk etmek zorunda kalıyor.
Ama MHP’li ve HÜDA-PAR’lı olduğu söylenen provokatörler polisin gözü önünde saldırılarına devam ediyor. İmamoğlu’nun otobüsü taş yağmuruna tutuluyor.
Dün büyük bir provokasyon yaşandı Erzurum’da.
Bu provokasyonun taşları uzun süredir bizzat iktidar eliyle döşendi.
Dün öğle saatlerinde İmamoğlu’nun konuşma yapacağı meydana AKP’li Erzurum Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’in belediye otobüslerini park ettirerek kapattırması da bunun habercisiydi.
İmamoğlu olayı “nezaketsizlik“, "kara leke“ olarak duyurmuştu.
Ama sosyal medyaya yansıyan görüntüler başka bir şey söylüyordu.
Miting alanını dolduran belediye otobüslerinin yanında toplanan bir grup kurt işaretleri yaparak “Allahu Ekber“ diye bağırıyordu.
Yani yapılmak istenen sadece İmamoğlu’nun mitingine engel olmak değildi. Verdikleri mesaj netti. Nitekim akşam saatlerinde de bunu açıkça gösterdiler.
Peki niye Erzurum seçildi?
Bunun için önce AKP’li Erzurum Belediye Başkanı Mehmet Sekmen’e biraz daha yakından bakmakta yarar var.
SADAT'ın kurucusu Adnan Tanrıverdi, 2018 yılında Habertürk’ten Kübra Par’a verdiği söyleşide Recep Tayyip Erdoğan ile nasıl tanıştığını anlatıyor:
"Cumhurbaşkanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan'ı İstanbul Belediye Başkanlığına adaylığını koydukları, benim de İstanbul Maltepe'de Tugay Komutanı olduğum 1994 yılında tanıdım. Samandıra'nın Belde (Belediye) Başkanı, Sayın Mehmet Sekmen Bey vasıtası ile Maltepe Kışlasında bizi ziyarete geldiler. Bu ziyaret ilerleyen zaman içinde dostluğa vesile oldu."
Daha sonra Erdoğan ilişkilerinin ilerlediğini ve sonunda Cumhurbaşkanı Başdanışmanlığına kadar gittiğini söylüyordu Tanrıverdi.
İşte dün İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun Millet İttifakı adına Erzurum'da düzenleyeceği halk buluşmasını engellemeye çalışan kişi Tanrıverdi ile Erdoğan'ı tanıştıran o isimdi.
1994'de Samandıra Belediye Başkanı bugün ise Erzurum Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet Sekmen.
Siyasete, Milli Gençlik Vakfı Kartal İlçe Başkanı olarak başlamıştı, 1989 yılında Refah Partisi Kartal İlçe Başkanı olmuştu Sekmen. 1992'de Samandıra Belediye Başkanı, 27 Mart 1994'de Kartal Belediye Başkanı olarak görüyoruz.
Erdoğan ile yakınlığı onu önce Meclis’e milletvekili, sonra da Erzurum’a Belediye Başkanı olarak taşıdı.
Gazeteciler Caner Taşpınar ve Ersin Eroğlu kaleme aldığı "Göle Ordu-SADAT'ın Sır Perdesi Aralanıyor" adlı kitapta Erdoğan’ı SADAT’ın kurucusu Tanrıverdi ile tanıştıran Mehmet Sekmen için şöyle diyordu:
"Tek dileği partisinde yıldızı parlayan ismi, Tayyip Erdoğan'ı İstanbul Büyükşehir Belediyesi Başkanlığı koltuğuna oturtmaktı.“
İşte dün Erzurum’da yaşanan olaya bu geçmişi anımsayarak bakmakta yarar var.
Türkiye çok uzun bir süredir çok kirli, karanlık bir süreçten geçiyor.
Lağım patladı. Her taraftan yolsuzluk, hırsızlık, silah ve uyuşturucu kaçakçılığı iddiaları ortaya saçılıyor.
Saray ve şürekası başta Kemal Kılıçdaroğlu olmak üzere muhalefete saldırıyor, hedef gösteriyor. Derinlerle, mafyayla kirli pazarlıklar yapıyor.
Saray’ın küçük ortağı Devlet Bahçeli, Kılıçdaroğlu ve Millet İttifakı’nın ortaklarını “vücutlarına mermi alır“ diyerek tehdit ediyor.
İşte böyle bir ortamda Erzurum’da büyük bir provokasyon düzenleniyor.
Ne diyordu Kılıçdaroğlu, Bahçeli’nin bu tehdidine karşı verdiği yanıtta:
“Mafyalar, militanlar, SADAT’çılar, 5’li çeteler, domuz bağcılar bir araya geldi, Türkiye’yi tehdit ediyor. Bunları ilk turda tarihin çöplüğüne gömeceksin genç, sonra da Bay Kemal hepsini ait oldukları yere gönderecek.“
Dünkü provokasyon sonrası da aynı şeyleri söylüyordu Kılıçdaroğlu:
“Mafyalar, militanlar, SADAT‘çılardan, Sinan Ateş‘i öldürün torbacılardan, beşli çetelerden, domuz bağcılardan oluşan bir militarist koalisyon var. Bugün Ekrem Başkanımıza saldıranlar bunlardır. Amaçları insanları korkutmaktır, sandıktan uzak tutmaktır. Tüm Türkiye itidalini koruyacak. Çoğunluk bu kötülüğü bitirecek.“
Sandığa bir hafta kaldı. Ve öyle görünüyor ki Türkiye’yi tarihinde görülmemiş bir hafta bekliyor.