AYŞE YILDIRIM
Saray’ın ‘enfes‘ Ankara adımı
Cumhurbaşkanı Erdoğan yurtdışı gezileri sonrası uçakta "gazetecilerin sorularını" yanıtlamayı çok sever.
Çünkü o geziye katılan "gazeteciler" seçilmiştir. Sorular Saray ağzıyla sorulur ve sınırlıdır yani istenmeyen sorular yöneltilmez, Erdoğan’ın vermek istediği bir mesaj varsa özellikle o "konu" gündeme getirilir.
Eskiden hangi soruyu hangi gazetecinin yönelttiğini bilirdik ama eleştiriler rahatsızlık vermiş olmalı ki artık "faili belirsiz" sorularla karşı karşıyayız.
Son Kırgızistan ve Macaristan ziyareti sonrasında olduğu gibi.
Yine sınırlı "sorular" sorulmuş, İletişim Başkanlığı deşifreyi yapmış, düzeltilmiş metni kendilerine göndermiş. Onlar da uçakta Erdoğan ile birlikte çektirdikleri fotoğraf ve imzalarıyla gazetelerinde yayınlamışlar.
"Sorulardan" biri aynen şöyle:
"Sınır ötesinde PKK’ya yönelik operasyonlar devam ederken, yurt içinde terörle mücadelenin kapsamı yerel yönetimler üzerinden mi genişletilecek? Çünkü, Mardin, Batman ve Halfeti belediyelerinde de Esenyurt Belediyesinde olduğu gibi bir süreç yaşanmıştı. Ahmet Özer’in ve diğer terörle bağlantılı, terör suçundan yargılanan isimler hakkında CHP’nin de birtakım söylemleri ve açıklamaları olmuştu. Ancak tam da iç cepheyi kuvvetlendirme mesajları verilirken CHP'nin bu söyledikleri ne anlama geliyor? CHP ve DEM’in içerisinde bir panik havası olduğunu da görüyoruz. Bu paniğin ana sebebi Kandil’in baskısı mı?"
Gazeteciden ziyade AKP’li bir siyasetçinin yorumu gibi olduğu için boşuna "soru"yu aramayın. Önemli olan Erdoğan’ın vereceği mesaj tabii ki.
Erdoğan da mesajını vermiş. "Makamını suiistimal eden kesinlikle bedelini öder" demiş, kayyım atamaları nedeniyle yargıyı tebrik etmiş. "Milletin imkanlarının, Kandil'deki Avrupa'daki terör baronlarına veya bölücü örgütün şehir yapılanmasına peşkeş çekilmesine göz yummayız" diye hüküm kurmuş.
Bir diğer "soru" da son günlerde konser ücretleri üzerinden saldırılan Ankara Büyükşehir Belediyesi ile ilgili. Hani ona da soru derseniz şöyle:
“Kamuda tasarruf genelgesi açıklandığında bazı CHP'li belediye başkanları bunun kendilerine yönelik bir operasyon olduğunu iddia etmişlerdi. Gelinen noktada bir konsere milyonlarca lira ödeme yapıldığı ortaya çıktı. Adı geçen sanatçılar da paylaşımlarında, bu paraları almadıklarını iddia ettiler. Bir yanda böyle bir tablo, diğer yanda ödenmeyen maaşlar, grevler, vesaire nedeniyle toplanmayan çöpler var. Bu konudaki yorumunuz nedir?“
Peki Erdoğan ne yanıt vermiş:
"CHP’nin seçim mantalitesi, mantığı her zaman böyle çalışmıştır. Bu süreci en hayırlı şekilde yargı işletiyor. Üzerine üzerine gidecekler. Çünkü eğer biz bu pislikleri temizleyemezsek, şunu bilelim ki ülkemizin geleceği de pek hayra alamet olmaz. Şu anda ben yargının çok sağlam yere bastığını görüyorum. Açıklanan rakamlar basit rakamlar, ufak rakamlar değil. Bu rakamlarla ilgili belgeler ortaya çıktığında bunlar ne diyecekler? Bunun hesabını vermeleri lazım."
Erdoğan’ın sözlerinden anlıyoruz ki Ankara için "yargı" harekete geçmiş bile. Hatta "üzerine üzerine" gideceklermiş!
Erdoğan bunları söylerken CHP Genel Başkanı Özgür Özel de “Cumhurbaşkanlığı’ndan birilerinin ‘Ankara Büyükşehir’i de bu soruşturmalara karıştırın‘ diye MİT’e talimat verdiğini“ söylüyordu.
Hatta Mansur Yavaş’ın kulağına da bu yönde bazı bilgiler ulaştığını açıklıyordu Özgür Özel. MİT "eşeleyecek ve türlü ilişkilendirmeler ile Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı’nı suçlayacak bir şeyler bulacak"mış.
Manzara net…
AKP ve MHP’nin kalemşorlarıyla, belediye meclis üyeleriyle, trolleriyle topyekun saldırı taktiği uygulanıyor Ankara’ya…
5393 sayılı Belediye Kanunu'nun 47'inci maddesi ne diyor: Görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir.
Saray algı operasyonuyla adım adım Ankara’ya doğru yürüyor.
Anlaşılan MHP kökenli Mansur Yavaş’ı "terör"le ilişkilendirmekte zorlanıyorlar. 2019 yerel seçimleri öncesi denediler, hatta "Yavaş seçilirse evlere su tahsildarı olarak PKK’li, DKHP-C’li militanların geleceklerini" bile söylediler ama tutmadı.
O nedenle olacak ki bugün "konser ücretleri" üzerinden bir suç yaratma peşindeler.
Ellerinde de "enfes" bir fırsat var.
Mansur Yavaş’ın son seçim kampanyasını yürüten ajans "Enfest Organizasyon". Ankara Büyükşehir Belediyesi’nin ücretler nedeniyle eleştirilen konserlerini düzenleyen şirketler de Enfest Organizasyon ve Festival. İkisi de aynı kişiye ait; Selahattin Çetinkaya.
Saray medyası algı kampanyasını şimdilik bu ilişki ağı üzerinden kampanyasını yürütüyor.
Bakalım süreç nereye evrilecek...