YAĞMUR KARAGÖZ

YAĞMUR KARAGÖZ

Savaşa, barışa ve ıssızlığa dair: Uzay Feneri 23

Ünlü bilimkurgu serisi SİLO’nun yazarı Hugh Howey’in, savaşın ve yalnızlığın insan üzerindeki etkilerini sorguladığı bilimkurgu romanı Uzay Feneri 23 (Beacon 23) Cihan Karamancı çevirisiyle İthaki Yayınları’ndan okuyucuyla buluştu.

İlk olarak, Ufak Tefek Sesler, Evcil Taşlar, Ödül, Arkadaş ve Ziyaretçi olmak üzere birbiriyle bağlantılı beş kısa roman (novella) şeklinde yayımlanan eser Uzay Feneri 23’te bir bütün hâline geliyor.

Yirmi üçüncü yüzyıldayız… Deniz fenerlerinin görevi artık uzaya taşınmıştır. Galaksiler arası ışık hızının katbekat ötesinde seyahat eden gemilere yön veren uzay feneri operatörlerinin oldukça sakin bir hayatları ve basit bir işleri vardır. Çünkü bu gemilerin hata yapma olasılıkları oldukça düşüktür. Uzay Feneri 23, evrenin derin karanlığında, sessizliğin adeta büyüdükçe büyüdüğü ücra bir köşede, artık fener operatörlüğü yapan savaş kahramanı eski bir askerin; yalnızlık, sessizlik, travmalar ve vicdanıyla mücadelesini konu alıyor. Daha fazla savaşmayı ve öldürmeyi reddeden, savaşın korkunç hatırasını karnındaki yara izinde ve anılarında taşıyan isimsiz bir askerin hikâyesi.

İsimsiz asker ve barış ihtimali

Adını roman boyunca öğrenemediğimiz geçmişin kahraman askeri şimdinin uzay feneri operatörünün tekdüze yaşamı bir anda sekteye uğrar: bozulan sistemler, devre dışı kalan aygıtlar, kaza yapan bir kargo gemisi, ödül avcıları, konuşan taşlar, garip empati yeteneği olan hayvanlar… Tüm bunlarla başa çıkmaya çalışırken fener operatörünü çok daha zor bir görev bekler, milyonlarca insanın hayatını etkileyecek bir karar: bir barış ihtimali. Karnındaki yara izinin sorumlusu, Ryph Lordu, savaşı sonsuza dek bitirmek için barış adına isimsiz askerin kapısını çalar ve ona bir teklif sunar.

Barış, bu noktada yalnızca politik bir çözüm değil, derin bir kişisel yüzleşme anlamına da gelir. Savaşın öfkesi yerini şüphe ve umut karışımı bir duyguya bırakır. Yarasının izlerini hâlâ hem fiziksel hem de zihinsel olarak hisseden isimsiz asker, savaş kahramanı, fener operatörü ya da empat* (kitapta başkalarının duygularını okuyabilen canlı kişi ya da hayvan) bir karar vermelidir.

“Ruhumun yırtılırcasına açılmasını ben istemedim. Karnımın veya kahrolası hayatımın da. Bunlardan hiçbirini ben istemedim. Bu bana başkaları tarafından uygun görüldü. Ve böyle bir savaşı bitirebilecek tek şey güven. Tek şey salıverme. Nefret ettiklerimizi sevme, bizi öldürmek isteyenlere sarılma. Bağışlama, bağışlama, bağışlama…”

Usta bir hikâye anlatıcısı olan Howey, uzayın derinliklerinde teneke bir kutunun içinde, düşünceleriyle baş başa kalmanın getirdiği yoğun yalnızlık duygusunu okuyucuya birebir yaşatırken savaşın yarattığı tahribatı da gözler önüne seriyor. Klasik uzay maceralarından farklı olarak Uzay Feneri 23, bir karakter çalışması, psikolojik bir gerilim ve barışı tahayyül etmenin anlatısı. Barışı hayal etmenin ve inşa etmenin mümkün olduğu başka bir evrende geçen bu romanı özellikle bugünlerde okumak hepimize iyi gelecek.

Önceki ve Sonraki Yazılar
YAĞMUR KARAGÖZ Arşivi