TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

TEZCAN KARAKUŞ CANDAN

Trene bindiler, Cumhuriyete geldiler

Daha ikinci Dünya Savaşı başlamamıştı. 1933 yılında Almanya’da Nazilerin iş başına gelmesiyle insanlar Alman ari ırkından olmadıkları ve Yahudi oldukları için zulüm gördüler, trenlere bindirilerek toplama kamplarına götürüldüler öldürüldüler. Berlin sokaklarında kitaplar yakılırken, ressamların eserleri ile dalga geçilirken, Nazilere karşı geldikleri için, haklarında soruşturmalar yürütülürken, görevlerinden el çektirilen binlerce sanatçı, mimar mühendis, doktor, iktisatçı, gazeteci, hukukçu, arkeolog ve bilim insanları ülkelerini terk etmek zorunda kaldı.

Aynı yıllarda 10.yılını kutlayan genç Cumhuriyet, anayurdu demir ağlarla örmüş, üniversite reformlarını gerçekleştiriyordu. Atatürk’ün davetiyle Alman faşizminden kaçan bilim insanları birer birer Türkiye’ye geldiler. Türkiye’nin pek çok alanında toplumcu yapısal reformları, bürokrasisi, bu bilim insanları ile kuruldu gelişti. Bir taraftan Alman Faşizmi’nden kaçanlar bir yandan yapısal planlama ve mekân üretimi süreçlerinde davetli olarak Türkiye’ye gelenlerle kentler planlandı, yapılar inşa edildi. Başkent Ankara’nın imarı Almanca konuşan bilim insanlarının ellerinde şekillendi. Cumhuriyet’in temsil mekânı Başkent Ankara farklı kültürlerin etkileşimi ile yerel ile evrenselin buluşmasına tanıklık eden evrensel bir Başkent özelliği kazandı.

Ankara’da her noktada izine rastlayacağımız Almanca konuşan bilim insanlarının izleriyle, tarih sayfalarında ders kitaplarında, ders verdikleri okullarda, yaşadıkları evlerde, yaptıkları binalarda çalıştıkları kurumlarda, kurdukları enstitülerde, eğlendikleri mekânlarda, oluşturdukları mevzuatlarda, her yerde rastlamak mümkün. Onları hatırlamak ve hatırlatmak ise bir vefa ve saygı geçidi.

Saygı geçidi

Bugünlerde işlevinin yitirmiş Türkiye Büyük Millet Meclisi’ni, bugün Cumhurbaşkanına ev sahipliği yapmayan Atatürk’ün Çankaya Köşkü’nde, Bakanlıklardan geçerken, Milli Savunma Bakanlığı, Genel Kurmay Başkanlığı, İçişleri Bakanlığı, Bayındırlık Bakanlığı, Yargıtay Binası,Ticaret Bakanlığı,Harp Okulu , Ordu Evi, Ulus’ta Merkez Bankası , Emlak Kredi Bankası, Atatürk Bulvarı üzerinde yanında devasa bir bina yapılmaya çalışılan Avusturya Büyükelçiliği Binası’nı gördüğünüzde bu yapıların mimarı Clemens Holzmeister’i hatırlayın .

Cebeci Ortaokulu, Atatürk Lisesi ve Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’ni gördüğünüzde, Vatanını bırakıp Türkiye’ye gelmiş burayı yurt edinmiş, son nefesini burada vermiş, İstanbul Aşiyan Mezarlığında yatan Bruno Taut’un bu ülkeye nasıl bağlandığını hissedin. Bruno Taut ile birlikte çalışmış ısınma ve havalandırma alanında uzman olan makine mühendisi Alfred Schiclingi, Naziler tarafından Berlin Belediyesi’nde ki görevinden el çektirilen, Bruno Taut ile bir süre birlikte çalışan mimar Martin Wagneri’de mimarlık ve şehircilik dersleri veren Türkiye’de yerel yönetimlerin şehir planlama programlarında önemli rol üstlenen Gustaf Oelsener’i de unutmayın.

Mutfak’ta Lihotzky damgası

Türkiye’de her mutfakta,yemek hazırlarken,, bulaşık yıkarken, yada bulaşıkları kaldırırken, hızlıca hareket etmenizi kolayca mutfak ihtiyaçlarını görmeyi planlayan mutfağınızın işlev yaratıcısı, Almanya’da faşizme karşı direnişi örgütleyen ve Türkiye aydınlamasına katkı sağlayan Avusturyalı Margarete Schütte-Lihotzky‘nin izini hareketlerinize bırakın. Lihotsky ile birlikte çalışan sonra direnişe destek vermek için Lihotzky ile beraber Avusturyalı mimar Hebert Eichholzeri’nde izlerini bir yere koyun.

Ulaşımın moderleşmesi kentleşme’de Reuter

Ankara’da kentin ulaşımında otobüse bindiğinizde Alman bir sosyalistin Ulaştırma Bakanlığı’nda çalışırken kentin yoksullarının emekçilerinin kamusal kullanımına hizmet edecek otobüs ulaşım ağını nasıl modernleştirdiğini, Maliye Bakanlığı’nda çalıştıktan sonra Ankara üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nde dersler verdiğini, İskan ve Şehircilik Araştırma Uygulama Enstitüsünü kurduğunu, kent planlamacısı, siyasetci, üniversite hocası Ernest Reuter’in yaşamımızda önemli bir yerde durduğunu aklınızdan çıkartmayın.

Okullarda Egli İmzası

Siyasal Bilgiler Fakültesi, Ziraat Fakültesi, Gazi lisesi, Atatürk Orman Çiftliği kompleksi ve Bira Fabrikası, Marmara Köşkü, Gazi Eğitim Enstitüsü Jimnastik Okulu, Yapı Usta Okulu, Ankara Kız Lisesi ,İsmet paşa Kız Lisesi, Ankara Ticaret lisesi ,Devlet Konservatuarı, Türk Hava Kurumu, Eski Sayıştay Binası, Etimesgut Yatı Mektebi,Etimesgut Uçuş Okulu’nda ülkesinden uzakta bizim için yapı üretmeyi görev bilen Ernest Egli’yle tanışın.

Reformlar

Tarım reformundan, meyve konserveciliğine, kurutma ve saklama yöntemlerini geliştiren ve Antik çağdan gelen şifalı suyu bularak kaplıcaların yapımına ön ayak olan Fritz Bade’yi, gelir vergisinin ilk uygulamasında görev yapan, vergi reformlarının mimarı Fritz Neumark, iktisatcı Wilhelm Ropke’nin izlerinde geçmişe ve geleceğe yolculuğa çıkın.

Sıhhiye’de Refik Saydam Hıfzıssıhha Enstitüsü’nü, Numune Hastanesi’ni gördüğünüzde Avusturyalı Mimar Robert Oerley’in sağlığa verdiği hassasiyeti mekânından okuyun. Sonra Hıfzıssıhha Enstitüsü Müdürü, hijyenci halk sağlığı alanında çalışan Profesör Julius Hrisch’i, Jinekolojinin gelişmesini sağlayan Wilhelm Leipmen’i, dahiliyeci, Alfred Erc Frank’ı, Kimyacı ve Türkiye’de ilk konserve kan naklinin alt yapısını açan Kurt Steinit’i ,diş hekimliğinde çığır açan Alfred Kontowicz’i, Patoloji Profesörü, Phillipp Schwartz’ı, Çocuk sağlığının gelişmesinin öncüleri, Dr Albert Eckstein, Erna Schloosman Eckstein, Joseph Eckstein’ı, Alfred Marchionini, Erika Bruck’u, Kulak Burun Boğaz alanını geliştiren Karl Hellman’ı, Farmakaloji Bölümünü kuran Dr.Paul Pulewka’yı, Türkiye’de ilk keratoplasti ameliyatını yapan oftamoloji uzmanı Joseph İgersheimer’i, gögüs cerrahi alanında ilkleri yaşatan Dr.Rudolf Nissen’i , sağlığımız değer veren bir ülkenin bize sağladığı hizmetlerin başına yazın. Ankara Ulus Hali’nde sağlıklı ve ucuz gıdalar almak için gittiğinizde Robert Öerley’in elinde şekillenen Hal’deki izini katığınızın yanına katın.

Evrensel Hukuk

Cumhuriyet’in hukuk alanına verdiği ve bugün neredeyse alınıp satılan bir ticarete dönüştüğünü gazetelerden okuduğumuz, hukukun geliştirilmesinde faşizmin yaşattığı onca acıya rağmen, Türkiye Hukukun temellerini atan Profesör Ernest Hirch, Profesör, Andreas Schwarz’ın deniz hukuku, hukuk felsefesi, hukuk sosyolojisi ve Türkiye Ticaret Kanunu’nun modernleşmesinde ki izleriyle tanışın.

Yıldızların hareketlerini izlerken, gökyüzüne bakarken, Türkiye’de ilk gözlem evinin kurucusu, Ankara Üniversitesi Fen Fakültesi’nde Astronomi dersleri veren Wolfagen Gleisbug, Erwin Finlay Freudich, Hans Rosenberg’i gökyüzünde yıldızlarınızın bir parçası yapın.

Cumhuriyet’in 100.yılında korumak için mücadele ettiğimiz tarihi alanların açığa çıkartılması, sergilenmesi sürecinde arkeolojik kazılarda yer alan Dil Tarih ve Coğrafya Fakültesi’nde dersler veren öğrenci yetiştiren, Asur Bilimci, Muazzez İlmiye Çığ’ın hocası Benno Landsberger, Hitit bilimci Hans Gulterbock, eşi Ari ırkından olmadığı için görevinden uzaklaştırılan 5 çocuğu ve eşiyle birlikte Türkiye’ye gelen İstanbul Arkeoloji Müzesinin uzmanı, üniversitede Antik Çağ dersleri veren Clemens Bosch ,klasik filologlar Walter Kraz, Fritz Kraus’un bize bıraktıklarını anımsamadan geçmeyelim.

Arşivleme

Türkiye’de Cumhuriyet kurulunca kütüphanecilik nasıl gelişti diye aklınızdan geçiyorsa, orada da Alman Faşizminden kaçan göçmen Alman bilim insanlarının izleri var: Uzman kütüphanecilerden arşiv memurlarına belge korumacılardan mücellitlerden oluşan uzman bir ekiple ülkeye gelen Philip Schwartz, Rudolf Jucchoofold Walter Gottschalk, Ankara Yüksek Ziraat Enstitüsü Kütüphanesini kuran Joesph Sturmmvoll, Türk Tarih Kurumunun arşivinde çalışan Max Pfannestiel bugünün kütüphaneciliğinin gelişmesine hizmet eden yüzlerce öğrenci yetiştirerek belgelerimizin korunmasında yol gösterdiler.

Kültür sanat

Cumhuriyet’in sanat ve kültür alanındaki reformları ve gelişimi Atatürk’ün büyük dehasıyla, çok sesli müziğe verdiği önemle, Almanya’da barınamayan kompozitörler, müzisyenler, heykeltıraşlar, virtiözlerle olağanüstü bir yaratıcılık ortaya çıkarttı. Heykeltıraş Rudolf Belling hem eserler üretti, hem de İlhan Koman’dan Kamil Sonad’a kadar uzanan yüzlerce öğrencisini etkiledi. Ankara Üniversitesi Ziraat Fakültesinin bahçesinde İsmet İnönü Anıtını gördüğünüzde, eserin sahibi Rudolf Belling zihninizin bir yerinde belirsin.

Konservatuarın kurulmasında, müziğin harmosin de yoğrulmamızda hep onların izleri var. Paul Hindemith Evrensel ve Türk Çok sesli Müzik Eğitim programının hazırlanmasında, Ankara Devlet Konservatuarının kuruluşunda onun izleri var. Devlet Konservatuarı tiyatro bölümünün kurucusu Carl Ebert, Cumhurbaşkanlığı Senfoni Orkestrası’nın oluşumunda şefliğine atanan, Naziler görevden el çektirince Türkiye’ye gelene kadar taksi şoförlüğü yapan Alman Ulusal Tiyatrosu Müzik Direktörü Ernst Pratetoruis, İstanbul ve Ankara konservatuarında keman hocalığı yapan, Suna Kan ve Ayla Erduran’ı yetiştiren ünlü keman hocası Licco Amar’ın izleri müziğin içerisinde ruhunuzu beslesin.(1)

Ve Edward Zuckmayer, kompozitör. Ankara’da Gazi Eğitim Enstitüsü’nde müzik direktörü, kuram hocası, koro direktörü. Ankara’yı çok seven olağan üstü yaratıcı bilim insanı. Hayat normalleşince eşi ve çocuğu Almanya’ya dönmesine rağmen, gitmeyen Türkiye’ye gönül vermiş insan Zuckmayer’in ebedi istirahatgahı emek verdiği topraklarda Ankara’da Cebeci Mezarlığı’nda sessizce, bir ağacın altında, dingin…

Almanca Konuşan Bilim İnsanlarının Ankara Günlüğü

Cumhuriyet’in ve Başkent’in 100.yılında Alman faşizminden kaçan, ülkenin kurucusu Atatürk’ün devrimci dehasıyla davet edilen bilim insanlarının izleri yaşamımızın içerisinde. Bir yapıda, bir heykelde, müzikte tiyatroda, kütüphanecilikte, sanatta, hukukta, mimarlıkta, eğitimde, ekonomide, sağlıkta, hastanede, araştırmada, müzede, okulda, arkeolojik kazıda, kentte, ulaşımda, gökyüzünde her an her yerde rastlaştığımız tanıdık yüzler gibi.

Cumhuriyet’in kuruluşunun 100. Yılını kutladığımız bu günlerde, bu isimlerin 10. yıldan başlayarak Mustafa Kemal Atatürk’ün liderlik ettiği modernleşme hamlesine yaptıkları katkıları minnetle anıyoruz.” (2)

Alman faşizminden kaçıp Türkiye’ye gelen “Almanca Konuşan Bilim İnsanlarının Ankara Günlüğü” Sergisi, Mimarlar Odası Ankara Şubesi tarafından Ankara’nın Başkent Oluşunun 100.Yılında Goethe Enstitüsü’nde açıldı. Binlerce bilim insanının bir bölümünün Ankara’da bıraktıkları izler, Ankara’nın onlarda bıraktığı izler Funda Şenol’un araştırması ile bir hafıza sergisine dönüştü. Vagon, Karşılaşmalar, Daire, Cemaat, Tersine Göç temaları ile ele alınan sergi 27 Ekim’e kadar Goethe Enstitüsü’nde gezilebilir.

------------------------

1- Arnold Reisman, Nazizimden Kaçanlar ve Atatürk’ün Vizyonu, İş Bankası Yayınları, 2011

2- TMMOB Mimarlar Odası Ankara Şubesi “Almanca Konuşan Bilim İnsanlarının Ankara Günlüğü” sergisi sunuşundan

Önceki ve Sonraki Yazılar
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN Arşivi
SON YAZILAR