İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

Vatandaşın yüzde 76’sı enflasyon rakamına inanmıyor

Bu güvensizlik TÜİK’i hiç mi rahatsız etmiyor? Yurttaşlarımızı ikna etmek için neden kılını kıpırdatmıyor?

***

Daha önce de araştırmalar görmüştüm. En son Kısa Dalga’da vardı haberi. Metropoll Araştırma’nın anket sonuçları…

Toplumun sadece yüzde 24'ü, TÜİK’in enflasyon rakamına inanıyormuş. Bunların ağırlığı da AKP ve MHP’nin koşulsuz destekçileri olmalı. Anket de öyle diyor zaten. AKP'lilerin yüzde 33'ü, MHP’lilerin yüzde 36,2’si resmi enflasyon rakamına inanıyormuş.

Ama tersinden söylersek AKP’li seçmenlerin de yüzde 77’si, MHP’li seçmenlerin yüzde 74’ü de inanmıyor.

“Enflasyon yüzde 170’tir” diyenlerin oranı yüzde 18,8

“Enflasyon yüzde 170’in üzerindedir” diyenlerin oranı yüzde 47,5!

Yani aslında toplumun çoğunluğu ENAG verisinin daha gerçekçi olduğunu düşünüyor.

Tamam. Her yerde tüketici resmi enflasyon oranını düşük görür, görme eğilimindedir ama… Hiçbir yerde açıklanan rakam ile algılanan rakam arasında 100 puan fark görülmüş şey değildir!

O yüzden; TÜİK diyor enflasyon yüzde 84 (araştırma kasımda yapılmış), tüketici diyor, hayır, yüzde 170’in üzerinde!

İşte bunu başka memleketlerdeki olağan farklılıkla açıklamanın imkânı yok.

Tüketici böyle de iktisatçılar farklı mı düşünüyor?

Hayır. Çok fazla sayıda iktisatçıdan bu rakamların baskılı olduğunu dinledik.

Neye dayanarak diyorlar?

İTO ile TÜİK enflasyonu arasındaki korelasyonun bozulmasına…

Yıllar yılı birbirine yakın seyreden bu iki endeks arasında nasıl olur da şimdi 28,7 puan fark olur?

ÜFE enflasyonu ile aradaki devasa farka…

Birisi %64,27, diğeri %97,72. Üstelik buradaki 33,45 puanlık fark aylarca 50 – 60, hatta 70 puanlarda seyretti. Soru şu: Nasıl olur da neredeyse bir yıldır, şirketler 40 - 50 – 60 puanlık bir farkı taşıyabilirler? On binlerce şirketin zarardan batması gerekirdi.

Yüksek şirket karlarına…

Bilançosunu açıklayanların rakamları ortada. Şirketler tarihi yüksek karlar ettiler. Bu karlar enflasyon dikkate alındığında dahi çok yüksek! Bu da TÜİK’in dediği gibi “maliyetleri fiyatlara yansıtmadılar” görüşünü değil, pek güzel yansıttıklarını gösteriyor.

Çarşı pazardaki fiyatlara, zamlara …

Hemen herkes pazara çıkıyor, markete gidiyor. Etin, peynirin, sütün, zeytinin, yağın, bakliyatın fiyatlarını görüyor. Arabanın, evin fiyatlarını görüyor, kiraları görüyor. TÜİK’in TÜFE enflasyonu bu tabloyla örtüşmüyor.

TÜİK’in manidar işlerine...

Mayıs 2022’de 409 maddenin ortalama fiyatlarını vermeyi kesti. Sadece 144’ünün (fiyatlarını da değil) endekslerini vermeye başladı. Böylece fiyat takibi ile kontrol imkanını ortadan kaldırdı. Çok sık kadro değişimi, AKP’li isimlerin atanması da ayrı bir güvensizlik alanı oluşturdu.

İşte bu tablo yüzünden toplumun yüzde 76’sı TÜİK rakamlarına inanmıyor.

TÜİK rakamına inananları sayalım:

Hükümet + MHP yönetimi + ağırlığı AKP, MHP seçmeni vatandaşların yüzde 24’ü.

İnanmayanları sayalım: Memleketin geri kalanı!

Ve bu, bugün ortaya çıkmış bir güvensizlik tablosu da değil.

Peki neden TÜİK, yurttaşlarımızı rakamlarının doğruluğuna ikna etmek için kılını kıpırdatmıyor?

Kendisine karşı bu yüksek güvensizlik TÜİK’i rahatsız etmiyor mu?

Nasıl olur da rahatsız olmaz?

Bir ara TÜİK, kurum dışından iktisatçıların, akademisyenlerin de katılacağı komisyonlar oluşturma kararı almıştı. Oluşturdu da. Ama iki aya kalmadan dağıttı. Neden?

O komisyonlar kurulduğunda, bunun güvensizliği gidermek için sağlıklı bir yol olduğu düşünülmüştü. Ama yine hayal kırıklığı oldu. Komisyonları dağıtmakla kalmadı, kadrosundan da uzman bilinen isimleri -daha birkaç ay önce atanmış isimleri – tasfiye etti.

Kazandım sananlar aslında zararda olabilir

Bu enflasyon rakamları tartışılıyor ya, tartışmalı ya… Bu o kadar kritik bir mesele ki!

“Efendim vatandaşı enflasyon ezdirmedik”

Hangi enflasyona?

“Size enflasyon kadar zam verdik”

Hangi enflasyon kadar?

“Şu hizmetin fiyatını enflasyon kadar artırdık”

Hangi enflasyon kadar?

“Faizdeki negatiflik şu kadar.”

Hangi enflasyona göre?

“Şu yatırım aracı şu kadar zarar ettirdi.”

Hangi enflasyona göre?

Aslında kimse ne kaybettiğini ne kazandığını bilmiyor.

Bilemez. Çünkü ortada güvenilen bir enflasyon rakamı yok.

Kazandığını sanan aslında zararda olabilir.

TÜİK yatırım araçlarının getirilerini açıklıyor mesela… Orada getiriler TÜİK TÜFE, ÜFE rakamlarına göre hesaplanıyor. “Dolar şu kadar kazandırdı” derken, enflasyon yanlışsa kazandırdığı da yanlış!

Ya da şu kadar kaybettirdi derken, aslında sanılanın çok çok üstünde bir kayıp yaşamış olabilirsiniz.

Ne olacak bu?

Nereye kadar böyle devam edecek?

Şimdi birkaç gün önce aralık enflasyonu açıklanınca emekli memur maaş artışları da açıklandı. Görünüşe bakılırsa, son 6 aylık enflasyonun yüzde 9 – 10 üzerinde, yüzde 25 zam tensip buyurulmuş.

Ama kimse “Allah bereket versin” diyemiyor. Diyemez.

Bu enflasyonun 9 – 10 puan üstünde görünen zam aslında 20 – 30 – 40 puan altında bile olabilir.

İşte o yüzden… Memleketin meselesi büyüktür. Hiçbir zaman, - 30 yıldır ekonomiyi takip ediyorum - hiçbir zaman bu kadar derin bir güvensizlikle karşılaşmadım. Hükümet de algı yönetiminde şöhretli olunca kimse inanmaz oldu rakamlara…

Baksanıza bu son rakam (64,27) tam da açıklanan “enflasyon hedefinin” bir tık altında. Böylece hükümet, hedefi tutturmuş da gözüküyor. Ömer Rıfat Gencal, buna dikkat çekti: “TÜİK’i 2022 yılı iktidar hedefi olan %65 enflasyon oranı altında enflasyon tutturmasından dolayı kutluyorum.”

Eski TÜİK Başkanı Birol Aydemir benzer bir değerlendirme yaptı:

“TÜİK enflasyonu hesaplamadı, açıkladı!”

Geriye doğru hesaplama şart

Şimdi yeni hükümet diyelim geldi ve rakama, bilime, hakka saygılı davrandı.

Bu AKP eğip bükmelerini unutup yola devam mı edeceğiz?

Yoksa “git kardeşim, 2003’ten al, yeniden hesapla şu enflasyonu” mu diyeceğiz? Bana dememiz gerekir gibi geliyor.

Çünkü bu sadece çalışanların hak kayıplarını gidermek bakımından önemli değil, aynı zamanda enflasyona göre yapılan bütün kontratlar ve yatırımlar için de önemli. Çünkü işin çok geriye giden boyutları var. Reel büyüme hesabı enflasyonu da içeren bir deflatöre göre yapılıyor. Bazı iddialara göre Türkiye, TÜK’in çok fazla büyüdük dediği yıllarda bile aslında küçülüyor. Bilemiyoruz.

İki yol var.

Ya TÜİK hesaplarını denetimine açacak… Ya da bütün bu hesaplara bakmak için yeni bir iktidarı bekleyeceğiz.

Prof. Dr. Ceyhun Elgin hatırlattı: “Türkiye’de iktisatçıların 2008 borç krizi sürecinde dönemin Yunanistan hükümetinin istatistiklerle nasıl oynayarak bütçe açığını olduğundan daha düşük gösterdiğini; durum ortaya çıkınca neler olduğunu, ekonominin nasıl etkilendiğini iyice çalışması ve anlaması gerekiyor.”

Arjantin başka bir hikayedir. Algıcı hükümeti iktidardan ayrıldığında, yıllar yılı açıkladığı enflasyon rakamlarının yanlış olduğu, enflasyonun kasıtlı olarak düşük gösterildiği ortaya çıkmıştı!

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR