EVREN AYBARS
Yıkım
Bugün yemek konuşamam. Ülkenin bu denli büyük bir bölümü etkilenmişken olmaz.
Can kayıplarının ikiyüzbini aşmasından korkuyoruz. Daha şimdiden sayıların gerçeği yansıtmadığına dair duyumlar geliyor, teyit edilebilecek bir durum değil burada. Ama tahminimce belli bir noktada toplam can kaybı sayımızı istatistiksel olarak hesaplayarak vereceğiz, kimliği tespit edilememiş bir çok kişi olacak. Çok karanlık bir dönem.
Ben makina mühendisiyim. Babam inşaat mühendisi. Mühendis diploması bir sorumluluktur. İnsana karşı sorumluluk getirir. Siz hesapları doğru yapar, uygulamayı doğru yapar ve denetlerseniz, sonuç doğru olur. Kahramanmaraş'ta etrafında onlarca bina yıkılmışken camı bile kırılmayan İnşaat Mühendisleri Odası binasını gördünüz mü? İşte odur bahsetmeye çalıştığım şey.
Standartlar çok bellidir. Yapılması gerekenler çok bellidir. Mühendislik aslında çok tekdüze bir iş olabilir. Bir binanın depreme dayanıklı olması için yapılacaklar kolaylıkla hesaplanabilir. Çok kısa özetlersek, zemin etüdü yaparsınız, binanın tasarımına, büyüklüğüne göre yükleri hesaplarsınız, dayanması gereken deprem büyüklüğüne göre o zemin etüdü ile birlikte o bina türüne ne tür beton, hangi kalınlıkta demir, kolon, kiriş kullanacağınızı hesaplar uygularsınız. Bu hesaplar ve uygulama doğru düzgün yapıldığında o bina depremde yıkılmaz. Yıkılmıyor, örneği tabak gibi.
Defalarca imar affı çıkarırsanız, yapı denetim yetkisini odalardan alıp özel firmalara verirseniz, eğitimsiz, sorumsuz ve tek derdi karlılık olan müteahhitlere binlerce konutluk projeleri yaptırırsanız, yapılması gereken her şeyi tersine çevirirseniz, o binalar yıkılır. İnsanlar ölür. Denetlerseniz, düzgün yaparsanız ölmez, Hatay Erzin'de olduğu gibi.
İsyan etmemek mümkün değil. Bu kadar can kaybının sorumlusu maalesef bütün sistemin işleyişidir. 1960'ta dünyada ölçülmüş en şiddetli depremi Şili'de Valdivia'da 9.5 büyüklüğünde gerçekleşmişti, depremin yarattığı tsunami Büyük Okyanus boyunca bir çok yerde etki etmişti, can kaybı sayısının bu nedenle 1000 ila 6000 arası olduğu tahmin edilmektedir. Bu depremde zaten depremle yaşamayı bilen ve binalarını ona göre yapan Şili nispeten çok az can kaybıyla süreci atlatmıştır. Yine aynı ülkede 27 Şubat 2010 tarihinde yaşanan 8.8 büyüklüğündeki depremde, 525 kişinin öldüğü, 25 kişinin ise kaybolduğu bildirilmişti.
2010'daki bu yıkıcı depremden iki hafta sonra bir iş seyahat nedeniyle Şili'nin başkenti Santiago'ya gittim, depremle ilgili kendi gözlerimle gördüğüm hasar, depremin merkez üssüne yakın olan havalimanında tavandaki kaplamalar dökülmüştü, bir tane yakıt tankı hasar görmüştü, bir köprü yıkılmıştı, bir köprü kaymıştı, Santiago içerisidinde de sadece bir kilisenin çan kulesinin en üst 1-2 metrelik bölümü devrilmişti. O kadar. İnsanlar normal hayatlarına devam ediyorlardı. Çünkü tekrar ediyorum, binalarını doğru hesaplarla yapıp, doğru uygulamışlardı. Bu kadar basit bir şey insan canını korumak.
İş ahlakınız olursa, insan hayatını etkileyecek konulardan kar etmeyi aklınızdan geçirmezsiniz. Olası sonuçları düşünürsünüz. Bölgede GAP barajları neden yıkılmadı depremde? Çünkü doğru hesaplamalarla yapıldılar. Nereden mi biliyorum? Atatürk barajının hesaplamalarını yapan ekipte babam da vardı da oradan biliyorum.
Bu depremin yarattığı yıkımın siyaset üstü olmaması da bu nedenledir. İşini doğru yapmamayı cezasız bırakan tüm hamleler, bu felaketi siyasi kılıyor. Deprem vergilerinin doğru yerlere harcanmaması bu felaketi siyasi kılıyor. Deprem yönetmeliklerine uygun diye yeni yapılan sitelerin yıkılarak insanları öldürmesi bu felaketi siyasi kılıyor. Deprem bölgesinde konuşma yaparken önünüze depremzede çocukları dikmeniz de, insanları kurtarmaya başlamak için askeri kışladan bir türlü çıkarmamanız da, bir çok yere yardımın 2 gün sonra ulaşması da bu felaketi siyasi kılıyor. Kendi hatalarınızı örtmek için Asrın Felaketi diye görseller videolar hazırlayıp yaymaya çalışmanız, bu depremi siyasi kılıyor.
Fıtrat, kader planı, asrın felaketi gibi bahanelerin arkasına saklanmak yerine, bilimin, matematiğin, fiziğin kurallarına riayet edeceğiniz günleri görmek dileğiyle.