TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Kent demokrasisi: Belediye meclisleri
Yerel seçimlere sayılı günler kalmışken, yerel yönetim seçimlerinde belediye başkanı kadar önemli olan diğer bir organ ise belediye meclis üyelikleri. Yerel parlamento görevi üstlenen belediye meclisleri son yıllarda aldıkları imar değişiklikleri kararları ile kentlerin sağlıksız gelişmesine, rant odaklı ve hormonlu büyümesine neden oldular.
Ankara’da 2023 Nazım İmar Planları onaylandıktan sonra 10 yıl içerisinde 10 bin kez delindi, yani 10 bin kez imar planları değiştirildi, 2 katlı bölgelere 32 kat verildi, vadilere 50 katlı yapılaşmalar veren imar planları belediye Meclislerinde onaylandı, karar altına alındı.
Salt belediye başkanlarının sorumlu olmadığı bir süreçte, kaçımız bu planların onaylanmasına el kaldıran belediye meclis üyelerini hatırlıyoruz. Oysa hatırlanması bilinmesi ve kentin panosunda ilan edilmesi gerekiyor. Kente sahip çıkmak, onunla ilgili karar verenleri yakın takip etmekten ve denetlemekten geçiyor.
Hem ilçe belediyelerinde, hem de büyükşehir belediyelerinde imar planlarına ilişkin alınan meclis kararlarında genel olarak kentsel politikalara yaklaşımı görmek mümkün. Bugün Ankara’nın ve ilçelerinin sağlıksız kentleşme politikalarında, bu sürecin ortağı olan, el kaldıran, onay veren tüm belediye meclis üyeleri de sorumlu. Belediye meclislerinde oy birliği ile çıkan kararlar ile oy çokluğu ile çıkan kararlar, iktidarda bulunanlar ile muhalefette bulunanların, kentsel politikalarına bakışını da gösteriyor.
Kente dair kararları alma konusunda görev üstlenen belediye meclisleri ve üyeleri kamucu bir bakış açısı ile halkın çıkarlarını korumakla görevli iken, pek çoğu seçildikten sonra kendi beklentilerinin temsilcisi haline gelebiliyor. Rant odaklı kentsel politikaların şekillenmesinde etkin olan sermaye kesimleri, emlak şirketleri temsilcileri ya da taşeronları, belediye meclis üyeliklerine yakın ilgi göstererek, kentleşme politikalarındaki sağlıksız sürecin karar verici organizasyonlarında erk sahibi olarak, kentsel talan sürecini, belediye meclislerinde de karar bağlayacak organizasyonları oluşturmaktan geri durmuyorlar. Pek çok yerde akrabalık ilişkileri, sermaye ilişkileri, bölgecilik ilişkileri belediye meclis üyeliklerinin seçiminde bir yatırım aracı olarak görülüyor.
“Kabul edenler, etmeyenler, edilmiştir”
Belediye meclis toplantılarını izleyenler bilirler, imar ile ilgili değişiklikler mecliste tartışılmaz, okunur ve "kabul edenler, etmeyenler, edilmiştir" sözlerini arka arkaya duyarsınız. Konunun ne olduğunu anlamazsınız. Öğrencilerim “Yangından mal kaçırır kararları” olarak tanımlamışlardı bir keresinde.
Belediye meclislerinde, meclis üyelerinin konuya dair bilgileri olmadan "el kaldır indir" yaklaşımı ile karşı karşıya kaldıklarına biz de çok kez tanık olduk. Onayladıkları kararın hem teknik, hem politik olarak ne anlama geldiğini bilmeden kullanılan her bir oyda belediye meclis üyeleri, bugün karşı karşıya kaldığımız sağlıksız kentleşmenin, dere yataklarının, orman alanlarının, vadilerin yapılaşmaya açılmasının ve depremde yaşanan can ve mal kaybının da ağır sorumluluğunu taşıyorlar.
Kentlerde hukuksal olarak tartışmalı pek çok alanda oy birliği ile alınan belediye meclis kararlarında iktidar ve muhalefet açısından nasıl bir kentleşme politikasını hedeflediklerini açıklayamayan, dahası tepkiler olmasın diye el kaldıran, yada grup kararı alınan kararlarla kentleşme politikaları heba ediliyor.
Seçmek yetmez denetlemek gerekli
Belediye meclis üyelikleri seçilirken yerel olarak farklı disiplinlere ilişkin temsiliyet önemli. İşçisi de memuru da emeklisi de mimarı da mühendisi de hukukçusu da doktoru da elbette olacak. Ancak belediye meclis üyelerinin, kamusal bir görev yaptıklarını ve kenti temsil ettiklerini düşündüğümüzde, her belediye meclisi üyesinin de halka yönelik mecliste alınan kararlara yönelik hesap verebilir olması gerekiyor. O mekanizmalarının oluşturulması, halkın seçtiği belediye meclis üyelerinin oylama süreçlerindeki tavırlarının takip edilmesi, yani denetlenmesi hatta meclis üyelerinin faaliyetlerini anlatan rapor yayınlaması da oldukça önemli. Aksi durumda yanlış verilen ve denetlenmeyen karar kentte yaşayan herkesi etkiliyor. Bu yüzden salt seçmek yetmiyor, denetlemek, takip etmek, karnelerini oluşturmak, hesap verilebilirliğini sağlamak seçmenlerin en önemli görevlerinden birisi.
Yerel kent demokrasisi
Belediye meclis üyelerinin yerin özgünlüğü tarihselliği de ele alınarak belirlenmesi zorunluluk. Öte yandan halkın karar süreçlerinde etkin olması, belediye meclislerini halk katılımı ile yerel demokrasi ortamlarına dönüştürülmesi ise mümkün. Halkçı belediyecilikte, yeni dönemin en önemli argümanlarından birisinin belediye meclislerinin kent demokrasisini geliştiren, ortak akıl arayışının bir parçası olarak yeni deneyimleri açığa çıkartacak bir deneyim yaşamasının hayata geçirilmesidir. Yeni katılım arayışları ve deneyimleri yeni bir hukuk arayışının önünü açabilir.
İktidarın yerel seçimlere giderken bana oy vermezsen hizmet alamazsın yaklaşımı çatışmacıdır. Oysa kent bir uzlaşma alanıdır. Farklı kesimlerin, farklı kültürlerin bir aradalığını temsil eder. Bu yüzden yapılan tüm hizmetler, kime oy verdiğine ya da ne düşündüğüne bakılarak yapılamaz. Alt yapıyı yaptığınızda herkes için yaparsınız.
Sözün özü, liyakatlı halkçı politikaları uygulayacak belediye başkanları seçmenin yanında aynı şekilde kamucu bakış açısına sahip olacak “kendine değil kentine çalışacak” belediye meclis üyelerini de belirlemek, seçtikten sonra denetlemek gerekli.
Kentin bir uzlaşma ve birlikte yaşama alanı olduğunun gerçeğiyle, çatışmadan uzak, yerel yönetimlerde kentsel hizmetlere erişimde eşitliği sağlamak ve sağlıklı kentleşme politikaları ile nefes aldıran yaşamı örmek zorunluluğumuzdur.