İBRAHİM EKİNCİ

İBRAHİM EKİNCİ

TOGG meselesi: ‘Neyse parası verelim’le olmaz, üniversitelerin canına okurken olmaz

TOGG tartışmaları yapılıyor. İyi mi oldu? Yanlış bir iş mi? Tutar mı? Ben doğrusu üzgünüm. Nedenini anlatacağım da birkaç şey söylemek istiyorum önce…

Bir kere TOGG’la karşımıza çıkan otomotivde aşılmış bir teknoloji. Elektrikli araçlar üretileli neredeyse on yıllar oluyor. Siz, işe en baz teknolojiden giriyorsunuz. Bu kadarını yapmak için Mısır’ın da bir şeyi eksik değil. Parası neyse verip alabilir. Sonuçta bu bir montaj, parça, ünite entegrasyonu. Patent getiren bir buluş içermiyor. Üzerine bir şey de koymuyorsunuz. Dünya şu anda Türkler’in otomotiv endüstrisine müthiş girişini konuşmuyor. Çılgın diyeceklerse, başka bir şey kastediyor olacaklar. Otomotiv teknolojilerinde top teknoloji nedir şu sıra? Otonom araçlar! Uzun ömürlü pillerle çalışan araçlar. Keşke iş buradan tutulsaydı mesela. Pil teknolojisi alanında ön alma imkanı var mı, bakılsaydı. Baz teknolojili bir araç entegrasyonu sektöre bir yenilik getirmiyor. Sizden 100 – 150 yıl önce bu işe başlamış firmalarla rekabette zorlanacağınız aşikar.

Özellikle yerli – milli uçak tartışmalarında gündeme gelmişti. Tamam, üretin. Sorun yok ama dünya piyasalarında tutundurabilecek misiniz? Milyarlarca dolar yatırdıktan sonra elinizde patlamasın! O tartışmalar döneminde dikkat çekilen bir nokta vardı: Eğer iç pazarınız yeterince büyükse, coğrafyanız yeterince büyükse, ABD, Çin, Rusya gibi… O zaman dış piyasada tutunamazsa bile içerde satabilir, her yıl 5 – 10 yenilemeyle çevirebilirsiniz. Ama bu da yoksa işiniz zor. Böyle bir şeye teşebbüs ettiğiniz zaman, size yine çılgın diyeceklerdir ama yanlış anlamayın. Otomotivde de öyle. Bir kere diyelim işler kötü gitti, dış piyasada zorlandınız, iç piyasa satışlarıyla tutundurma şansınız var mı? Bugünkü fiyat ve alım gücüne bakınca böyle bir olasılık gözükmüyor. İç Pazar o kadar büyük değil, araç o kadar da alınabilir değil.

Türkiye gibi ülkelerin hızlı bir gelişme yoluna girebilmesi için teknolojinin anahtar olduğunu, hani derler ya bir fırsat penceresi açtığını kabul ediyorum. Ama o zaman üniversitelere ihtiyacınız var. Ama siz canlarına okumakla meşgulsünüz. Siz Boğaziçi’ni dağıtmakla meşgulsünüz.

Ar – Ge yatırımlarınız nedir? Türkiye’nin özel sektör dahil toplam Ar - Ge yatırımları 13 – 14 milyar dolar seviyesinde seyrediyor. Ama tek bir şirket, örneğin Samsung bile bundan fazlasını yapıyorsa, rekabet şansınız nedir?

Ne yapıyorsunuz? Şundan pil, şundan motor, şundan tasarım… Benim de araba markam var, diyorsunuz. Oysaki Türkiye’nin bu sektörde yol alması şansı vardı. Evet vardı. Kaçırdı. Otomotiv teknolojilerinde üzerinde çalışılan bir diğer teknoloji de hidrojenle çalışan arabalardır. ABD’de denemeleri var. Haberiniz var mı? Türkiye, BM Dünya Hidrojen Araştırmaları Merkezi’ydi bir zamanlar. Üzgünüm dememin nedeni bu.

Nerede o merkez? O merkeze ne oldu?

Girin internete UNİDO Ichet diye arayın. Hikayesini okuyun.

Size kısaca anlatayım. Prof. Dr. Nejat Veziroğlu, bu konuda dünya çapında bir uzmandı. BM’nin bu konudaki kuruluşlarının, konseyinin başındaydı. Dönemin Başbakan Yardımcısı Erdal İnönü’ye gitti; “Böyle bir dünya araştırma merkezi kuracağız. Para verin, Türkiye’de kuralım” dedi. İnönü kabul etti. Projeyi sevdi. Fizik profesörü adam. Veziroğlu döndü, BM’ye gitti ve merkezin Türkiye’de kurulmasını kabul ettirdi. Türkiye’ye döndü. İstanbul Zeytinburnu’nda kendisine ofis merkezi verdiler. Veziroğlu birçok ülkeden uzmanları oraya topladı. Merkezde bir zaman 12 – 13 yabancı dil konuşuluyordu. Ben bu merkeze gittim. Kilyos’ta, altında büyük hidrojen yatakları bulunduğu bilinen Karadeniz’in kıyısında araştırma merkezi kurulmasına başlandı. Süreç devam ederken AKP iktidar oldu. Veziroğlu’nun ödenekleri tavsadı. Kadrolaşma, adam sokma çabaları yüzünden hükümetle papaz oldu. Ödenekleri kesildi. Veziroğlu bırakıp döndü ABD’ye. AKP, merkezin başına Bursa’dan bir oto parçası üreticisini atadı. Bunların hikayeleri Milliyet Gazetesi’nde benim de çabamla anlatıldı, yazıldı, çizildi. O merkez zamanla kadük oldu. Kapandı merkez ofisi Enerji Bakanlığı bünyesine alındı. Şimdi adı bile ortada yok. Otomotiv endüstrisinde var olmak istiyorsanız bu merkezi neden kapattınız? Her hangi bir teknolojide var olmak istiyorsanız, “Parası neyse verelim” diyemezsiniz.

Erzurum oto sanayide akıllı bir usta da araba üretiyor. Paberlerini okuyoruz. Siz eğer böyle bir sektörde olmak istiyorsanız patenti size ait olan teknolojilerle yürümeniz gerekir. O teknolojinin de ileri olması gerekir ki rekabet de edebilesiniz.

Otomobili Çin, Alman, İtalya teknolojisiyle üret, sonra “Çılgın Türkler geliyor” denileceğini san. Oluyor mu? Avrupalı, Avrupa’da kısmetse yola çıkacak TOGG’a baktığında demeyecek mi; “Çılgın Çin’li (pil), Çılgın Alman (motor), Çılgın İtalyan (tasarım) geliyor!”

AKP hep böyle… Marmaray projesi açıldığında atılan nutukları hatırlıyorum. “Fatih’in torunları da Marmara’yı altından geçtiler” vs. Oysaki projede Japonlar var. Üçüncü Köprü’de İtalyanlar, Koreliler var. Avrasya Tüneli’nde Koreliler var. Çanakkale Köprüsü’nde Güney Koreliler var. Çılgın Türkler inşaat betonu döküyor! Neyse parası verelim demekle olmaz bu işler. Üniversiteleriniz nerede? Neden dünya çapında adı sanı olan bilim adamlarınız Türkiye’de değil? Boğaziçi Üniversitesi’ni yıkarak teknolojide nasıl var olacaksınız? Parlak gençlerinizi, bilim insanlarını kovarak, iterek, kakarak, başkalarına kaptırarak nasıl var olacaksınız? Neyse parası verelimle oluyor mu?

Araba üretiyorsunuz ama sektörde oyunun kurallarını değiştiren bir şey yapmıyorsunuz. Bu, atıyorum, bor’la, hidrojenle çalışan bir araba değil. Beki neden tercih edileceğinizi bekliyorsunuz?

Regülasyon tarafı nerde? Bu bir kamu destekli yatırımsa… Türkiye’de yurttaşlarımızın daha ucuza ama daha kaliteli araçlara sahip olmasını sağlayacak mı? Sektörü regüle edecek mi? Hukuktan ayrılmadan, rekabet kurallarına uyarak sektörde olacak ama sektörü yurttaşlarımız için daha ulaşılabilir hale getirecek mi?

Milli gemi, milli uçak, milli araba markası, milli tank… Bunlarda ahmak ıslatan işlere değil, gerçek işlere ihtiyaç var. Milli Tank’ı niye Ethem Sancak’a verdiniz? Adamın bir fabrikası bile yok. Sonra üstüne fabrika verdiniz. Tank Palet Fabrikası öyle gitti. Bu mudur bir işe ciddiyetle yaklaşmak?

G. Kore bu işin iyisini yaptı. Çin şimdilerde iyisini yapıyor. Teknolojide ABD ile yarışır hale geldi. O yüzden hızlı büyüyor ve 20 – 25 yıl içinde dünyanın en büyük ikinci ekonomisi haline geldi. Siz ne yapıyorsunuz? Neyse parası verelim!

Araba üretmek kötü mü? Değil! Üretiliyor zaten. Türkiye dünya otomotiv endüstrisinde büyük üreticiler arasındadır. 30 yıl önce de yerli marka araç üretebilirdi. Büyük otomotiv markalarının, üreticilerinin Türkiye’deki ortakları sektörün yabancısı değil. Koç, Anadolu Grubu, Sabancı, BMC… Yine de girmek kötü değil ama satabilecek misin? TOGG, Avrupa yollarına çıkmadan önce, gireceği her bir ülke servis koşulları talep edecek. Ürettim, geldim olmuyor. Türkiye’de de 7 bölgede servis bulundurma şartı vardır.

Bu aracın Doğu’ya doğru satış şansı olabilir. Servis koşullarını sağladıktan sonra bu mümkün. Hiç olmazsa bir gelir kapısı olması, batak bir projeye dönüşmemesi için şartları zorlamak gerekiyor. Ama AKP işin aslıyla ilgili değil. Şovuyla ilgili. Dönün geriye size 5 – 10 manşet, 5 – 10 araba başında verilmiş poz gösterebilirim. Milli otomobil 2016’da, yok 2017’de, yok 2018’de… Yollarda. Milli uçak havada! Sürekli böyle ciddiyeti eksik işler. Her işi 5 – 6 kez açma şovu… Bu gibi konular araştırma, fizibilite ister ve bunlarda kafanız net, açık olmalı. İnanmalısınız.

Yazıyı bir hikaye ile bitireyim. Fıkra mıdır, gerçek midir, bilmiyorum ama bir gerçeği ifade ettiği muhakkak. ABD’li bir profesör, karşısında gençler… Tahtaya 10 top teknoloji adı yazmış alt alta. Çocuklara soruyor: Bunların hangisinde ABD, hangisinde Çin ileridedir?

Atış toto başlıyor. Çocuklar muhakkak çoğunda ABD ileridedir diye düşünüyor. Sessizlik hakim olduğunda profesör konuşmaya başlıyor: Hepiniz yanıldınız, tamamında Çin, ABD’nin önündedir.

İşte böyle olunuyor dünyanın ikinci büyük ekonomisi.

Gençleri, bilim insanlarını kaçırtarak, üniversiteleri perişan ederek, makalesiz dekanlara, rektörlere teslim ederek değil. Profesör ünvanı dağıtarak değil. Sahte tez yazım büroları ile değil.

Önceki ve Sonraki Yazılar
İBRAHİM EKİNCİ Arşivi
SON YAZILAR