TEZCAN KARAKUŞ CANDAN
Üstüne üstüne gitmek
Cumhurbaşkanlığı seçimleri, genel seçimler, yerel seçimler, Cumhuriyet’in 100. yılı gibi iç içe geçmiş toplumsal ve siyasal süreçleri yaşadığımız, ekonomik ve yönetim krizinin olduğu bir dönemde iktidar kendi bildik yöntemleri ile süreci yeniden örgütlemeye başladı.
İoanna Kuçuradi etik değerler anlatımında “Birbiriyle ilgisiz, bağımsız olaylar gibi görünen ama aslında bağımsız olmayan olayların ortak noktasını yakalamak durumu doğru değerlendirmek, olayın adını koymak için önemlidir. Zamandaş olaylarda ortak öğeyi bulmak gerekir. Onu bulunca işte o durumun adıdır. Diğer bütün olan bitenler farklıymış gibi görünse de bulduğunuz o ortak öğe ile ilişkilidir” der.
Üst üste yaşadığımız son süreçler, Gezi davasındaki hukuksuz tutuklamalar, Canan Kaftancıoğlu’na verilen ceza, kamuoyunda yapılan ‘arkası gelecek’ değerlendirmeleri, 7 Haziran -1 Kasım arası süreç hatırlatmaları, göçmen tartışmaları, toplumsal muhalefet üzerindeki baskılar, anayasal hakların kullandırılmaması, kamu yönetimindeki yeni atamalar, SADAT gündemi, konut finansmanı paketinin açıklanması, Resmi Gazete’de her gün karşılaştığımız memleketin tüm varlıklarının satışı, Meclis’e sunulacak öğrenci affı, olası imar affı, her gün pompalanan ek gösterge tartışmaları, memura emekliye, ‘ha verildi ha verilecek’ zam beklentisi ile yaratılmaya çalışan zamandaş olaylardaki durumun adı “seçim/seçimsizlik ve sandık/süreç güvenliğidir”.
Bu süreç ya baskın seçime giden yolda ekonomik ve siyasi tedbirlerle sandık güvenliğinin bertaraf edilmesi ya da seçim ihtimali ile sandığı bekleyen kesimlerin hareketliliğinin bertaraf edilerek seçimsizliğin örgütlenmesidir.
Her iki durumda da süreç güvenliğinin anayasal/toplumsal olarak programlanması kaçınılmazdır. Bu süreç güvenliği aynı zamanda seçimsizlik ve sandık güvenliğinin de teminatıdır. Öyleyse bu teminatı oluşturmanın yolları neler olabilir alt alta yazmaya başlayalım:
1 - SÜREÇ GÜVENLİĞİ: “Seçim/seçimsizlik ve sandık/süreç güvenliği”ne ilişkin toplumun tüm kesimlerinin anayasal haklarını kullanmasını sağlayacak, kesintisiz, proaktif toplumsal bir program zaruridir.
2 - TOPLUMSAL ADALET NÖBETİ: Hangi görüşten olursa olsun toplumsal muhalefetin parçalı yapısının birleştirici öğelerinden birisi adalettir. Gezi davasında verilen hukuksuz tutuklamalarla başlayan, giderek siyasetçileri ve toplumsal muhalefetin diri unsurlarını hedef alacak bir öngörü ile adalet nöbetleri, bireysel olarak devam eden adalet nöbetleri, sürecin en önemli dinamiklerinden birisidir. Herkesin bir şekilde maruz bırakıldığı hukuksuzluğa karşı meslek örgütlerinin, sendikaların, derneklerin, siyasi partilerin, üniversite öğrencilerinin, işçilerin, atanamayanların, barınamayanların, geçinemeyenlerin, seçim güvenli bir şekilde tamamlana kadar kendi adalet nöbetlerini tutmaları kendi taleplerinin kamusal kürsülerini kurmaları anayasal bir hak olduğu gibi süreç güvenliği açısından önemlidir.
3 - PARLAMENTONUN ÖZNELEŞMESİ, TOPLUMSALLAŞMASI: TBMM’nin işlevsizleştirilmeye çalışıldığı bir süreçte, parlamentoyu yeniden kamusal alandan örgütleyerek özne haline getirmek, parlamenter sistemin yeniden inşası sürecini kamusallaştırmak süreç güvenliği açısından olmazsa olmaz yöntemlerden birisidir. Latin Amerika’da deneyimlenmiş ve başarılmış olan milletin vekillerinin, hafta içi TBMM‘de yaptıkları çalışmaları, hafta sonu kamusal alanlarda paylaşarak, milletin gücü ile parlamentoyu güçlendirmeleri yöntemlerinin kurgulanması toplum ve parlamento için yeni bir nefes olacaktır.
4- BOŞ TENCERE MİTİNGLERİ: Bugün karşı karşıya kalınan ekonomik krizde, çarşıda pazarda, sokakta, toplu taşımada ve her yerde, gıdaya erişim, yoksullaşma, geçinememe, barınamama hali en önemli gündem maddelerinden birisi. Her yerde konuşulanı, her yerde tepkiye dönüşeni anayasal hakları kullanarak toplu seslere dönüştürecek mitinglerin örgütlenmesi süreç güvenliği açısından kaçınılmazdır. Latin Amerika’da meydanlarda mitinglerde boş tencere çalınan her yönetimin kaybetmiş olması hepimiz açısından öğretici olmalıdır.
5 - ORTAK YOLLARIMIZ OLMASADA ORTAK GELECEĞİMİZ OLABİLİR: Otoriter yönetimlere, karşı en geniş cepheyi oluşturmak tarihsel olarak hep olagelmiştir. Ortak yollardan yürümeyebiliriz, farklı dünya görüşlerine sahip olabiliriz. Bir araya gelmemizin yolu ortak yollarımızdan çok, ortak geleceğimizdir. Bu geleceği aynılaşmadan, geçirgen ilişkilerle, cumhuriyet değerlerinin yol göstericiliğinde, “o öyleydi bu böyleydi” demeden kurgulamak hepimizin sorumluluğundadır.
6 - MÜCADELENİN YOLU: ETİĞİN DAYANDIĞI İLKELER BÜTÜNÜ: Kamusal bir mücadele verirken, toplumsal güvenin tesis edilmesinde rol alacak aktörlerin- dürüstlük, doğruluk, alçakgönüllü, adil olma, menfaat ilişkileri yerine kamusal yararı önceleme, bilimsel bilginin gücüyle karşınızda kim olura olsun, sonuçları ne olursa olsun doğruyu söylemekten vazgeçmeme- etiğin dayandığı ilkeler bütünü ile donanmış olması en önemli potansiyeldir. Çünkü iktidarlar etik değerleri aşınmış karakterleri, kurumları kendisine karşı girişilen her süreçte, karşı argüman haline getirerek toplum nezdinde yok etme, itibarsızlaştırma, şantaj, tehdit süreçlerini harekete geçirmekten geri durmaz.
7 - HERYERDE TOPYEKÛN MÜCADELE: Durumun tespiti ile iktidarın her alanda yürüttüğü hukuksuzluğa karşı meslek örgütlerinden, derneklere, sendikalara, akademiden inisiyatiflere toplumsal muhalefet içerisinde yer alan her kesimin kendi alanlarındaki hukuksuzluğa, yolsuzluğa, karşı fikri takip ile hiç bırakmadan mücadele sürekliliğini sağlaması. Hep aynı noktaya top atarsanız iz bırakırsınız.
Her şeyin üst üste geldiği dönemler tarihsel olarak kırılma anlarıdır. Ya üstünüze gelene teslim olursunuz, “mış gibi” yaparsınız, üstünüze gelenin sizi fark etmeyeceğini sanarak, ölü taklidi yaparak süreci atlatmayı beklersiniz. Kafanızı kuma gömersiniz ya da refleks verenleri görmezden gelirsiniz. Bu davranış biçimlerinin hepsi üstünüze gelene teslim olma halidir. Ya da durumun adını doğru koyarak, programlayıp üstüne üstüne gidersiniz.
“Seçim/seçimsizlik ve sandık/süreç güvenliği” bir bütün olarak değerlendirildiğinde, her şey üstümüze üstümüze geliyorsa, başkalarından bekleme hali olan umut etmeden çok, bulunduğumuz yerde umut olma sorumluluğumuz var.
“Üstüne üstüne gitmek” deyimi tam da böyle dönemler için ilaç gibidir. Üstüne üstüne gitmenin en önemli dayanağı bilimsel bilgi ile haklı olma halidir. Haklılığın gücünün karşısında hiçbir gücün başarılı olma şansının olmadığı tarihte defalarca kez sınanmıştır.
TEZCAN KARAKUŞ CANDAN |Öksüz şehir, sessiz hafıza
01 Aralık 2025 Pazartesi 00:20Turhan Kitabevi’ne veda: Tükenen Konur Sokak
24 Kasım 2025 Pazartesi 00:15NATO zirvesinin gölgesinde: Etimesgut’ta silinen hafıza
20 Kasım 2025 Perşembe 00:20Ankara'da anılarla mühürlenen mekân: Cafe Des Cafes
17 Kasım 2025 Pazartesi 00:05Asılı hafıza: Askıda ama hiç düşmeden
10 Kasım 2025 Pazartesi 00:15Ankara’nın sessiz hafızası: Cebeci Asri Mezarlığı
27 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Kaybolan bellek: Geçmişin dokusu pazarın kokusu
13 Ekim 2025 Pazartesi 00:15Kançılarya'dan ranta: Atatürk Bulvarı’nda kaybolan bellek
06 Ekim 2025 Pazartesi 00:10Bir annenin sanatla direnişi: Kathe Kollwitz
21 Eylül 2025 Pazar 23:54Sakarya’da bellek bekçisi: Göksu Lokantası
08 Eylül 2025 Pazartesi 00:11