
ÜNAL ÇEVİKÖZ
24 saatte bitecekti, bir hafta oldu bitmedi
Hatırlayacaksınız! Donald Trump ABD Başkanı olarak göreve başladıktan sonra 24 saat içinde Rusya-Ukrayna savaşını bitireceğini söylemişti. Değil 24 saat, bir haftadan fazla zaman geçti ama Rusya-Ukrayna savaşı bitmedi. Bitecek gibi de gözükmüyor. Nitekim, Trump'ın bu konu ile ilgili olarak görevlendirdiği özel temsilcisi Keith Kellogg da şimdi yeni hedeflerinin savaşı Trump'ın görevdeki ilk 100 günü içinde bitirmek olduğunu söyleyerek "küçük" bir düzeltme yaptı. 24 saat oldu 2400!
ABD Devlet Başkanı olarak görev yapan bir iş insanının dünyaya bakışı kaçınılmaz olarak finans optiğinden oluyor. Grönland'ın satın alınmasından başlayarak, Kanada'yı ABD'nin 51. eyaleti yapma hedefini askeri güç değil ekonomik güç kullanarak gerçekleştireceği söylemi ile devam eden, Panama Kanalı'nın kontrolünü de yine ekonomik ve mali imkanları devreye sokmak suretiyle dönüştürmeyi hesaplayan bu iş insanı, küresel ilişkilerin parayla yönetilebileceğini sanıyor. Kanada ve Meksika'ya gümrük duvarları uygulama ve tarifeleri %25 oranında artırma planı da bu yaklaşımın unsurlarını oluşturuyor. Hatta, geri gönderilen ABD'deki Kolombiyalı mültecilerin ülkeye alınmasına karşı çıkan Kolombiya yönetimini de ekonomik yaptırımlar uygulamakla tehdit etti. Anlaşılan o ki, Rusya'yı ikna etmenin yolu olarak da ekonomik ve ticari güç imkanlarının zorlanmasına çalışacak.
Trump yönetimi göreve başlamadan önce ekibinin Rusya'ya bu şekilde havuç-sopa politikası planlayarak yaklaşacağı söylentileri yayılmaya başlamıştı. Buna göre, müzakerelerde olumlu bir başlangıç yapmak için Rusya'ya özellikle petrol üreticilerini rahatlatacak bazı "kolaylıklar" (tavizler demeyelim) sağlanmasından, Moskova'nın bu "havuç"tan hoşlanmaması halinde ise bu defa yaptırımları artırma "sopa"sının kullanıma sokulacağından söz ediliyordu. Bu yaklaşımın ne kadar başarılı olacağını görebilmek için önümüzde 90 gün kalmış demektir.
Rusya, 2022 yılından önce 2014'te Kırım'ı alarak Ukrayna topraklarının %7'sini işgal etmiş, savaş başladıktan sonra da doğu Ukrayna'da ülkenin topraklarının yaklaşık %11-12'sini daha ele geçirmişti. Ukrayna işgal altındaki toprakların Rusya tarafından terk edilmesini istiyor. Buna Kırım da dahil. Rusya ise, savaşın bitmesi için şu anda işgali altında bulunan doğu Ukrayna topraklarından Ukrayna askerlerinin tamamen çekilmesini ve Rusya'ya uygulanan tüm yaptırımların kaldırılmasını istiyor. Her iki taraf da müzakere pozisyonlarını bu mutlakiyetçi yaklaşıma dayandırıyorlar.
NATO müttefiki olan Avrupa ülkeleri ile ABD, Rusya-Ukrayna savaşının bitirilmesi konusunda aynı görüşleri paylaşmıyorlar. Avrupa, Rusya'nın taleplerini kabul etmiyor. Trump ise, Putin'e karşı daha önceki döneminden kalan bir "detantçı" anlayış ile bakmayı, Rusya'nın taleplerine de bu nedenle daha sıcak durmayı tercih ediyor. Örneğin, Trump, yine bazı Avrupa ülkeleri tarafından düşünülen, ABD kuvvetleri hariç olmak üzere, Rusya ile Ukrayna arasında bazı batılı ülkelerin devriye görevi yapacakları askerden arındırılmış bir bölge teklifine tamamen karşı olduğuna dair bir tutum açıklamadı. Ancak bunun Rusya tarafından kabul edilmesi mümkün değil, zira Rusya ile Ukrayna arasındaki savaşın asıl sebebi, zaten NATO'nun Rusya sınırlarına yaklaşması karşısında Rusya'nın duyduğu "güvenlik endişesi" idi.
Zelensky'nin hayali ise aslında Ukrayna'nın NATO üyesi yapılması. Ama bunun da bir hayal olarak kalması kaçınılmaz. Topraklarının bir kısmı Rusya'nın işgali altında olan bir ülkenin NATO üyesi olması meseleyi bir NATO-Rusya karşılaşmasına götürür ki, bu tehlikenin farkında olan bir çok NATO üyesi, bu düşünceyi dillendirmeye bile karşılar.
Dünya ne zamandır büyük bir "liderler zirvesi" yaşamadı
Trump herhalde şu gerçeği görüyor. Dünya 2017-2021 yılları arasındaki Trump döneminden farklı bir uluslararası sisteme doğru evrilmiş durumda. Bazı gözlemciler bu ortamı "çok-kutuplu" olarak tanımlama eğilimindeler. Ancak, "kutup" adı verilen yerlerin birbirleriyle eşit ve dengede olduklarını kabul etmek hayli zor. Eskiden soğuk savaş döneminde "çift-kutuplu" sistemden söz edilirken, ABD ve Rusya'nın nispeten birbirleriyle denge içinde oldukları, bu dengenin de aslında nükleer silah kapasitelerine dayanan bir dehşet dengesi olduğu varsayılırdı. Bugün ise, birbirinden farklı ekonomik, askeri ve siyasi güçleri olan, üstelik nükleer kapasiteleri de olan bir çok ülkeden söz etmek mümkün. Bu tür aktörlerin çokluğu, ortamı çok kutuplu olmak yerine bir tür "çok-merkezli" bir yapıya dönüştürüyor. Kaldı ki, bu aktörlerin bazıları ABD'ye karşı birbirleriyle dayanışma içindeler. Örneğin, Rusya, Çin, İran, Hindistan hatta Kuzey Kore, Trump'ın ilk dönemine oranla bugün birbirlerine daha sıcak bir muhabbet ile bakıyorlar.
ABD'nin karşısında, kendi başlarına birer "merkez" konumunda olan aktörlerin oluşturduğu bu çok-merkezli sistem içinde Trump'ın önceliği, bu merkezlerin daha da yakınlaşarak ABD'nin karşısında bir "kutup" haline dönüşmelerini engellemek olacaktır. Uluslararası sisteme ekonomi, ticaret, finans optiğinden bakan Trump'ın önümüzdeki dört yıllık döneminde en büyük önceliğini Çin ile ticari ve ekonomik rekabet oluşturacağından, Rusya'yı daha uysal bir aktör haline getirmek bu önceliğin gerçekleşmesine yardımcı olacaktır. Böyle bir hesap Trump'ın Putin ile fazla gecikmeden bir araya gelmesine de uygun bir ortam yaratacaktır. Dünya ne zamandır büyük bir "liderler zirvesi" yaşamadı. Trump'ın ikinci döneminde bakalım ne tür zirveler göreceğiz. ABD ile Rusya arasında Trump'ın başlatacağı bir yumuşamanın Avrupalı NATO üyeleri tarafından hoş karşılanmayacağını ise şimdiden öngörebiliriz.
Küresel düzeyde sözünü ettiğimiz çok-merkezli sistemin küçük bir modeli de bizim bitişik coğrafyamızda oluşuyor. Buna da gelecek hafta bakalım.
Değerli yalnızlık değil değerli ortaklık zamanı
17 Nisan 2025 Perşembe 01:06Sarı öküzü ne zaman verdik?
10 Nisan 2025 Perşembe 00:15İki savaş, iki ateşkes, sıfır çözüm...
13 Mart 2025 Perşembe 00:20Yeni tarz 'Amerikan barışına' hoş geldiniz!
06 Mart 2025 Perşembe 00:56Keşke bize de sorsalar...
27 Şubat 2025 Perşembe 00:20Ne Gazze'de ne Ukrayna'da Türkiye'yi dışlayan çözümler başarılı olamaz
20 Şubat 2025 Perşembe 00:20Uluslararası ilişkiler ciddiyet ister
13 Şubat 2025 Perşembe 00:15Çok merkezli uluslararası sistem ve bölgesel yansımaları
06 Şubat 2025 Perşembe 00:15Trump'lı yıllar başladı...
23 Ocak 2025 Perşembe 00:10Gazze'de ateşkesten mütarekeye giden yolda mıyız?
16 Ocak 2025 Perşembe 00:25



