AZMİ KARAVELİ

AZMİ KARAVELİ

Akdeniz Üniversitesi'nde öğrenci intiharlarına çözüm bulundu: Camlar vidalanıyor

(Bu yazıda intihar haberlerinin hassas niteliği ve etik kurallar nedeniyle; isimler, süreçler, vakaların nasıl gerçekleştiği gibi detaylar ve yararlanılan sosyal medya hesapları kişilerin deşifre olmaması için özellikle saklı tutulmuştur.)

Başlığı yanlış okumadınız, yetkililerin Akdeniz Üniversitesi’nde son bir ay içinde yaşanan 3 intihar vakası için buldukları formül bu. Elmalılı Hamdi Yazır Yurdu’ndaki koridor pencerelerine, açılmasınlar diye vidalama işleme yapılırken, Bezm-i Alem Yurdu koridor pencerelerinin de kolları çıkarıldı. Böylece Devletimiz yine bir sorunu kökünden çözdüğünü düşündü.

27 Mayıs’ta Kısa Dalga’da yayınlanan “Türkiye’de genç intihar vakaları artıyor: 'Üstü örtülmesin, tüm etkenler araştırılsın' başlıklı haberimiz için görüşlerini almak istediğimiz rektörlük yetkililerinden “Konuyla ilgili hukuki süreç sürdüğü için açıklama yapılması uygun değildir” yanıtı gelmişti.

Biz haberi yaptıktan 15 gün sonra üçüncü vaka haberi geldi ve bu vaka yaşananların bir döngü halini aldığını bizlere gösterdi. Böylesi bir ortamda iki hafta önce hazırladığımız dosya haberine yanıt vermeyen rektörlük “Gerekli inceleme yapılması için geçtiğimiz hafta içerisinde komisyon kurulmuştur. Komisyonumuz sorumluluk ve yetki alanımızda olmamasına rağmen olayın aydınlatılabilmesi ve önleyici tedbirlerin alınabilmesi amacıyla çalışmalarını devam ettirecek” açıklaması yaptı. İşte o önleyici tedbirler kapsamında, öğrencilerden yurtlardaki camların vidalandığı, kolların kaldırıldığı haberi geldi. Üzerine çok yorum yapılabilecek, son derece tuhaf bir aksiyon planı.

Valilik ise sorunu çoktan çözmüş durumda: “Meydana gelen üç olay adli kayıtlarımıza intihar olarak geçmiştir.” Kredi Yurtlar Kurumu da “Olayların meydana geldiği yurtlarımızda güvenlik kameraları 24 saat aktiftir, görüntüler incelenmek üzere ivedilikle ilgili makamlara teslim edilmiştir” açıklaması yaparak işin içinden sıyrılmayı bildi.

Peki ya iddialar; 21 Mayıs’ta yaşanan vakanın üzerinin örtülerek ulusal basında çıkmaması için uğraşıldığı iddiası, 10 Haziran’da hayatını kaybeden gencin telefonunu sıfırla(-n)dığı iddiası, “manevi danışmanların” varlığı iddiası, Bezm-i Alem Yurdu’nda kameralarının çalışmadığı iddiası, gençlerin ailelerine dahi geç haber verildiği iddiası, yaşanan hırsızlık vakalarının ört bas edildiği iddiası, 10 Haziran’da hayatını kaybeden gencin hayat dolu ve intihar vakalarını yanlış bulduğunu çevresindekilere söylediği iddiası…

Hepsi birer iddia elbette. Bir insanın neşe dolu görünmesinin ruhsal açıdan iyi olduğu anlamına gelmediğini bilecek idrake sahibiz. Nitekim sosyal medyada paylaşılan bir başka bilgide de gencin 5 Haziran tarihinde ajandasına “Hayatımın hiçbir döneminde bu kadar sıkıldığımı, istemediğimi hatırlamıyorum…” yazdığı iddiası var. Peki ama Antalya Valiliği ve Emniyeti son bir ayda üç vaka yaşanmışken, gerçekten yukardaki bütün iddiaları değerlendirdi mi? Bir ayda, aynı mekanlarda üç vaka yaşanmış olmasını, intihar haberlerinin tetikleyici özelliğine bağlıyorlar? Öğrencilerin dün (13 Haziran Pazartesi) konuyla ilgili yaptıkları basın açıklamasında öğrencilerin fotoğraflarının tek tek çekildiği doğru mudur? Rektörlüğün oluşturduğu komisyon neden ikinci vakadan önce kurulmadı? Komisyonun vidalama ve kol sökme dışında bir çözüm planı var mıdır?

CHP Antalya Milletvekili Rafet Zeybek’in Antalya’da yaşananlarla ilgili soru önergesi ne zaman yanıtlanacak? Yaşananların sadece Antalya ile sınırlı olmadığını bizlere gösteren HDP Bingöl Milletvekili Erdal Aydemir’in “Bingöl'de gençlerin ya ülkeyi terk ettiği ya da intihara başvurdukları görülmekte. Bu tercihlerin gerekçeleri nelerdir, bu konuda Bakanlığınızın bir çalışması var mıdır?” diyerek verdiği soru önergesi havada mı kalacak?

Son olarak gençlerine umut aşılamaktan aciz bir ülke ve toplum haline dönüşmemizin ayıbını taşımaya nasıl devam edeceğiz? Bu utançla nasıl yaşayacağız? Tüm yaşanan süreçlerin; sosyolojik, psikolojik, ekonomik, siyasal, kültürel ve daha birçok parametresi varken “pencereleri vidalarsak sorunu çözeriz” yaklaşımı, topu taca atmak ya da tozu halının altına süpürmektir. Başka deyişle tam bir Türkiye özetidir.

Ancak her şeye rağmen bu yılgınlık, tükenmişlik halinden çıkış ve çözüm yine gençlerden gelecek, gençlerin umutsuzluğunu yine gençlerin kendi özgür iradeleri yıkacak, buna yürekten inanıyorum.

Önceki ve Sonraki Yazılar
AZMİ KARAVELİ Arşivi
SON YAZILAR