ÖZER ÇELİKSÜNGÜ
Dünya Kupası nasıl gidiyor?
Dünya Kupası’nda Cuma günüyle birlikte grup aşamalarının sonuna geliyoruz. Kupanın açılış gününde kaleme aldığım yazımda bahsettiğim gibi, futbol dışı atmosferin sıklıkla sahadaki ürünü bulandırdığı, biraz gazı kaçık bir turnuva oluyor. Bugün de daha çok futbolu konuşmamıza engel olan, turnuvadan öncesi kaygılarımızı doğrular nitelikteki gelişmelere değineceğim.
Absürt Monolog
‘’Bugün kendimi gay hissediyorum, bugün kendimi göçmen bir işçi olarak hissediyorum, bugün kendimi Katarlı hissediyorum…’’
Muhtemelen okurken sizlere ‘bir dakika doğru mu okuyorum’ dedirten bu açıklamalar, FIFA başkanı Gianni İnfantino’nun turnuvanın arifesinde basın karşısında yaptığı monoloğundan.
Monoloğunun devamında İnfantino, ayrım görenleri anladığını, çünkü kendisinin küçükken kızıl saçlı olduğundan ötürü zorbalık gördüğünü söyledi. Aynı zamanda batı medyasını Katar’da olan biteni aktarma tarzının iki yüzlü olduğunu dile getirdi.
‘’Biz Avrupalıların başkalarını eleştirmeden kendi 200 yılı aşkındır sömürgeci geçmişimiz için özür dilemeliyiz.’’ Buradaki mantık ‘O sana vurdu, sen de ona vur’ ile aynı basitlikte. İnfantino, aynı zamanda stadyum genelindeki alkol satışı yasağı için de ‘’3 saat içmezseniz ölmezsiniz’’ açıklamasında bulundu. Aynı mantıkla 5 saat içmezsek de veya futbol oynanmasak da ölmeyiz. Böyle bir meşrulaştırma kabul edilebilir değil.
'Kültürel Fark’ Maskesi
Katar Dünya Kupası şefi Hassan Al Thawadi, talkSPORT’a verdiği özel röportajda alkol yasağıyla ilgili olarak ‘’Biz buraya gelenlerin kültürüne saygı duyuyoruz, onlar da bizim kültürel değerlerimize saygı duymalılar. Bunlar sadece Katar’ın değil, bölgenin sahip olduğu değerler.’’ Açıklamasında bulundu.
İşin cinsel yönelim ve ifade özgürlüğü kısımlarını şimdilik bir kenara bırakıp, sadece alkol yasağına odaklanmak istiyorum. Burada belki bir mantık görmek mümkün olabilirdi. Fakat Katar ve FIFA’nın uyguladığı iki yüzlü tavır buna en ufak bir şans bile tanımıyor.
Katar’ın turnuvanın başlamasına 11 saat kala stadyum çevresinde ve içinde alkol satışını kaldırması aslında bütün alkol satışına yönelik değil. Eğer stadyumların VIP kısımlarındaysanız orada bira ve şampanya olmak üzere alkole erişebilirsiniz. Yani alkol satışı sadece bu yerlere erişme lüksü olmayanlara yasak. Böyle bir düzlemde de kimse kültürel farklar zırvasını ortaya atamaz. Aslında bu durum FIFA’nın ne denli aciz bir halde olduğunu gösteriyor.
FIFA’nın 1986’dan beridir Budweiser ile süregelen bir ortaklığı var. Katar’ın son dakikada yapmak istediği bir değişikle yapılan bütün yatırım çöpe gitti. Demokrasinin olmadığı bir ülkede Dünya Kupası düzenlerseniz olacağı bu. İpler tamamen Katar’ın elinde.
Budweiser’ın, Katar’da olanların karşılığında 2026 Dünya Kupası sponsorluk anlaşmasında FIFA’dan 47 milyon dolarlık bir indirim talebinde bulunacağı haberler arasında.
Aynı söyleşiden bir başka öne çıkarmak istediğim konu da yetkili merciinin Katar Dünya Kupası’nın herkesi kapsayıcı olduğuna dair iddiası ve turnuvada olanlar. Amerika’lı basın görevlisi Grant Wahl’ın stada girerken gök kuşaklı tişört giydiğinden ötürü stada sokulmayıp, göz altına alınmasına Al Thawadi’nin verdiği cevap: ‘’Göz altına alındıktan sonra bırakıldı değil mi?’’
Acaba, Amerikalı bir basın elemanının başına böyle bir şey geliyorsa Katar’da eşcinsel, sıradan bir bireyin gündelik hayatında başına neler gelebilir?
One Love Pazubendi
Katar’ın yasakları sadece taraftarla sınırlı kalmadı, oyunculara da sıçradı. Uluslar Ligi sırasında Avrupa takımlarının taktığı ‘One Love’ isimli gök kuşaklı pazıbendini Dünya Kupası’nda takılması Katar’lı yetkililerin baskısıyla yasaklandı. Bu pazubent LGBTQ+ ile dayanışma için takılıyordu.
Homoseksüelliğin körfez ülkelerinde yasak kabul edilmesi turnuvaya gidilirken özellikle Avrupa ülkelerinin tepkili olduğu bir şeydi. Fakat FIFA’nın bu pazıbentle maça çıkan kaptanlara sarı kart gösterileceğini açıklamasıyla beraber bütün o tepkiler ve dayanışma vaatleri rafa kalktı.
Durumu artık FIFA yerine takımlar ve oyuncular üzerinden okumak istiyorum. FIFA’nın sarı kart tehdidinden sonra hiçbir takımın bir kereliğine bile bu pazıbent ile maça çıkmaması beni son derece hayal kırıklığına uğrattı. Örneğin Harry Kane bir sarı kart görse ne olurdu? Sürekli futboldan daha büyük diye lanse edilen (ki öyle olan) bir şey için bu değmez miydi? Bir FIFA hakeminin bir takım kaptanına bundan ötürü sarı kart gösterdiği anın fotoğrafını düşünsenize… Tarihin en ikonik spor fotoğraflarından biri olurdu.
Tarihe geçmekten bağımsız, bu olay aslında umursadığını iddia edenleri son derece samimiyetsiz gösterdi. Evet sarı kart görmek, 90 dakikayı sarı kartla oynamak ve gelecekte sarı kartlardan maç cezası almak büyük bir risk. Fakat gerçekten umursuyorsanız, bu riski alırsınız.
1968 Meksika Olimpiyatlarında kürsüye çıkan Tommie Smith ve John Carlos siyah eldivenleri giyip Amerika milli marşı sırasında yumruklarını havaya kaldırdığında veya Amerikan Futbolu yıldızı Colin Kaepernick polis şiddetini protesto etmek için milli marş sırasında oturma eylemi yaparken yaptırımlardan ötürü vazgeçmemişlerdi.
One Love hususunda birçok medya figürünün platformlarını takımlar ve oyunculardan çok daha net bir şekilde kullanarak LGBTQ+ ile dayanışmalarını gösterdiklerini gördük. BBC’de Alex Scott’ın saha kenarındaki maç önü yayınına one love pazubendiyle çıkması son derece vurucuydu. BBC’nin Katar’daki açılış seremonisini yayınlamaması da İngiltere’nin kendi içinde tartışmalara sebep oldu. Ayrıca İran, Amerika maçında sahaya giren bir taraftar da sosyal medya da ‘süperman’ ilan edildi.
Oyuncular bazında en kayda değer tepki Almanya milli takımından geldi. Turnuvadaki açılış maçı öncesi Alman oyuncular takım fotoğrafı sırasında elleriyle ağızlarını kapadı. Almanya İçişleri Bakanı Nancy Feaser da Gianni İnfantino’nun yanında one love pazıbendini takarak oturdu.
Bir de İngiltere tarafından devasa bir protesto geldi(!). İngiltere milli takım kaptanı Harry Kane pazıbent yasağının ardından tepki olarak 520 bin poundluk ‘gök kuşaklı’ Rolex saatiyle stadyuma geldi. Buram buram cesaret kokan bir hareket.
Asıl Protesto
Avrupa, amiyane tabirle yine Avrupalılığını yaptı ve çok ses çıkarıp hiç aksiyon almadı. Bu sırada İran milli takımı oyuncularıysa, sarı karttan çok ama çok daha fazlasını göze alarak İngiltere’ye karşı oynadıkları açılış maçında milli marşlarını söylemedi.
Mahsa Amini’nin ölümünden beri protestoların hızla arttığı İran’da yerel halk, sporcular başta olmak üzere kitlelere etki edebilecek bireylerin desteğini talep ediyordu. İranlı futbolcular bu çağrıya kulak verdi ve dünyanın en çok izlenen sportif organizasyonunda halklarının sesi oldular.
Bu kadar saha dışı olay konuşmak durumunda kaldığım için üzgünüm. Dünya Kupası’nda henüz sizlerle doya doya futbol konuşamadık. Fakat sporun olanların önüne geçmesine izin veremeyiz.