ÖZER ÇELİKSÜNGÜ
Ronaldo’nun yolu nasıl Al-Nassr’a düştü?
‘Evdeki hesap çarşıya uymadı.’ Dünya Kupası öncesi herkese savaş açan Cristiano Ronaldo’nun geldiği noktayı bu deyimle tanımlayabiliriz. Muhtemelen kimse sezonun başında işlerin bu şekilde gelişeceğini ön görmemiştir. Cristiano Ronaldo, rekor bir transferle Suudi Arabistan kulübü Al-Nassr’a olan geçişini ‘’Avrupa’da işim bitti. Kazanabileceğim her şeyi kazandım. En büyük kulüplerde oynadım ve şimdi önümde yeni bir mücadele var’’ şeklinde tanımladı. 5 Ballon D’or sahibi, futbol tarihinin en golcü oyuncusu artık Avrupa’da olmayacak.
Sonun Başlangıcı
Ronaldo için Manchester United’da başlayan sezonun Al-Nassr’da bitmesi son derece beklenmedik. Sezonun başında bunu sorsanız hiçbir otorite ihtimal vermezdi. Fakat Ronaldo’nun kupa öncesi Piers Morgan’a verdiği zehir zemberek röportajda efsanesi olduğu kulüple bütün gemileri yakması onu bu sonuca iten unsur oldu.
Öncelikle Ronaldo seviyesinde, oynadığı sporun en iyilerinden biri olan bir sporcunun tavrını anlayabilmek gerek. Bu insanları bulundukları seviyelere getiren unsur sadece çok yetenekli ve çok çalışkan olmaları değil. Aynı zamanda en büyük sahnelerde herkesten ve her şeyden daha iyi olabileceklerine dair besledikleri mantık dışı özgüven.
Zaman, fiziğinizi ve yeteneklerinizi köreltse de kariyeriniz boyunca başarılarınızla besleyip büyüttüğünüz o özgüven sizle kalabiliyor. Bana kalırsa Ronaldo’yu röportajında söylediği şeyleri söylemeye iten unsur bu oldu. O röportaj, Ronaldo adına belki yıllar boyu sürecek bir pişmanlık kaynağı olacakken Piers Morgan adına hayatının başarısı olarak geçecektir.
Ronaldo Dünya Kupası sırasında United ve Avrupa’ya bir savaş açtı, bir mesaj vermek istedi. Fakat neticede turnuva boyu ortalama bir performans gösterdi ve milli takımının son iki maçında yedek bırakılarak bu savaşı ağır bir şekilde kaybetti. Bu sırada en büyük rakibinin ise ikisinin de kazanamadığı yegane kupayı kazanması üzerine tuzu biberi oldu.
Al-Nassr Tek Seçenek Miydi?
Tabii ki de hayır. Cristiano Ronaldo bitmiş bir oyuncu değil. Kaldı ki bitmiş hali bile halen Avrupa’nın kalburüstü kulüplerinde şans bulur. Ama Ronaldo herhangi bir yerde oynamak isteyen biri değil. Saha içi ve dışında dilediği belli bir standart var. O açıdan bakarsak Ronaldo’yu, Ronaldo’nun istediği kulüplerden herhangi biri tercih etmedi diyebiliriz. Zira şu an gerçekten de Şampiyonlar Ligi’ni kazanmaya aday olup Ronaldo’ya ilk 11’inde yer vermek isteyecek bir takım olduğunu düşünmüyorum.
Yani olay Ronaldo’nun Avrupa’da seçeneğinin olmaması değildi. Sadece kendi standartlarını düşürmediği takdirde seçeneksizdi. O da günün sonunda standardını düşürecek ama banka hesabını bir hayli yükseltecek bir tercihte bulundu.
Paranın Maddiyat Üstü Değeri
Cristiano Ronaldo’nun hayat standartları muhtemelen bu kontrat olmadan da değişmezdi. Bu tür kişiler için para, geçimini sağlamak için bir ihtiyaç değil, bir statü. Ronaldo gibi en iyi olmaya takık personalar da bir şekilde bir şeyde en iyi/en yüksekte olmak isterler. Al-Nassr yıllık 200 milyon doları bulan teklifi ona bu şekilde statü veriyor: En çok para kazanan sporcu statüsünü.
‘’Ben eşsiz bir oyuncuyum ve bu da eşsiz bir kontrat.’’ Üst üste kayıplar alan Ronaldo için bu statüyü kazanmak sanırsam önemli oldu. Çünkü yakın zamanda art arda kayıplar yaşadı. United’a açtığı savaşı kaybetmesi, kariyerini Amerika, Dubai veya Katar gibi yerler aksine üst düzey bir kulüpte ‘onurlu’ bir şekilde bitirmek istediğine dair eski açıklamaları şimdi dönüp önüne konuyor. Tabii Ronaldo bunları ne kadar umursar bilinmez. Açıklamalarına bakarsak o kendini oldukça ‘ikna etmiş’ durumda. Fakat Ronaldo’nun Avrupa’da olmak istediği seviyedeki kulüpler tarafından istenmediği gerçeği var.
Burada biraz biz alçakgönüllü Dünyalılar için Ronaldo’nun kontrat detaylarını paylaşmak isterim. Ronaldo’nun sadece Al-Nassr’da oynamak için alacağı para senelik 75 milyon Euro, buna ek olarak reklam, imaj hakları ve benzeri ticari gelirleri eklendiğinde bu meblağ senelik 200 milyon Euro’yu buluyor.
Nihai Tartışmaya Etkisi
Biri Dünya Kupa’sını kazanırken diğeri Avrupa kıtasının dışında futbol kariyerine devam edecek. Hangimiz sezon başlamadan önce Lionel Messi ve Cristiano Ronaldo rekabetinin buraya geleceğini hayal edebilirdik ki?
Bütün bu Al-Nassr transferini Ronaldo için en kötü gösteren şeylerin başında Messi’nin Dünya Kupası’nı kazanması geliyor. Hatta biraz ileriye gidersek bu durum kimileri için Ronaldo’ya ‘savaştan kaçtı’ havası verdi. Böyle bir yaklaşım kısa vadede sıkça sergilenecek olsa da süregelen bir şey olmayacaktır. Ronaldo’nun futbol dünyasında yaratmış oldukları öyle kolay kolay yıkılacak türden değil. İnsanlar kıyası şu an yakın tarihte olanlar üzerinden yapabilirler ama eminim uzun vadede Ronaldo’nun Al-Nassr’da oynadığı birçok futbolsever için uzak bir hatıra haline gelecektir.
Bu bütün sporlarda böyledir. Bazen en iyi isimler, halen en iyiyken bırakmayı seçerler, bazen de en iyiler sona doğru düşerler ve kendi insanüstü standartlarıyla şımarttıkları bizler tarafından hunharca eleştirilirler. Ama günün sonunda düşseniz bile, uzun vadede kimse mirasınızı o son bir iki sene üzerinden okumaz. Dönüp bakınca kaçımız Michael Jordan’ı Washington Wizards, Michael Scumacher’i Mercedes veya Roger Federer’i geçirdiği son yıllar üzerinden anımsıyoruz?