ÖZER ÇELİKSÜNGÜ
Silverstone’da kaos
ÖZER ÇELİKSÜNGÜ
Geçtiğimiz hafta sonu İngiltere’de Silverstone Grand Prix’si Formula 1 için son derece olaylı geçti. Ve bütün olanlara rağmen daha da olaylı olabilirdi. 2020 Bahreyn GP’sinde Romain Grosjean’nın alevler içindeki arabasından atladığı o korkunç kazasından bu yana Formula 1’de bir süredir pilotun hayatından endişe ettiğimiz türden bir kaza olmuyordu. Geçtiğimiz pazar Silverstone’da Zhou Guanyu’nun kazası, sporun içinde olanların ölüm ile yaşam arasında çok ince bir çizgide yol aldıklarını izleyicilerine yeniden hatırlattı.
Zincirleme kazada Zhou’nun aracı ters dönmüş şekilde, yerde metrelerce sürüklenerek bariyerlerin üzerinden uçtu ve izleyiciler ile pilotlar arasındaki son koruma olan tel örgülere çarpıp lastik bariyerler ile örgü arasındaki boşluğa sıkıştı. Baştan sona korkutucu olan kazanın ardından Zhou’nun burnu bile kanamadı. Hatta yarış bitmeden yeniden yarış alanına döndü ve padoktan yarışı izledi. Bu büyüklükte bir kaza, çok değil 5 yıl önce gerçekleşmiş olsaydı sonuçları çok daha trajik olabilirdi.
Formula 1’de son 8 yıldır ölümle sonuçlanan bir kaza görmedik. En son bu şekilde hayatını kaybeden pilot, bu sezon Ferrari ile şampiyonluğu kovalayan Charles Leclerc’in vaftiz babası Jules Bianchi’di. Formula 2’de ise 2019’da Anthoine Hubert hayatını kaybetmişti. Zhou’nun kazası bizlere bu sporun içindeki risklerin ne denli büyük olduğunu yeniden hatırlatmakla beraber, sporun son yıllarda güvenlik açısından ne kadar büyük bir yol kat ettiğini de hatırlatmalı.
NASIL BUNDAN DAHA OLAYLI OLABİLİRDİ?
Bu denli korkunç bir kazanın gerçekleştiği yarışa daha da olaylı olabilirdi demek ihtimal dışı geliyor ama gelgelelim öyle oldu. Yarışta startın hemen ardından Zhou’nun büyük kazasından ötürü kırmızı bayraklar çıkmasa, çok daha kaotik bir olay pistin meşhur Wellington düzlüğünde bizleri bekliyor olacaktı.
Kırmızı bayrakların çıkmasının kısa bir süre bir ardından ‘Just Stop Oil’ isimli bir çevre örgütünün 5 üyesi pistin Wellington düzlüğü kısmına kaçak şekilde girerek oturma eylemi gerçekleştirdiler. Araçların en hızlı geçtiği yerlerden biri olan bu kısımda normal yarış seyri sırasında 5 insanın oturuyor olması işleri Zhou’nun başına gelenlerden çok daha kötü hale getirebilirdi. Ama startta yaşanan büyük kaza nedeniyle pist üzerinde bir sürü arabanın hasar alıp, Wellington düzlüğüne varamadan yavaşlaması Formula 1’i çok daha büyük bir olaydan kurtardı diyebiliriz.
İngiltere hükümetinin petrol araştırmalarına finansman sağlamasını protesto etmek için bu eylemi gerçekleştiren örgüt üyeleri, eğer bunu yarışın normal seyri sırasında yapmış olsalardı sonuçları çok daha dramatik olabilirdi.
Just Stop Oil’in yaptığını barışçıl bir protesto olarak görmek zor. Bir şeyi nasıl yaptığınız, yaptığınız şey her ne kadar erdemli olsa da önüne geçebilir. Bu çizgide piste giren protestocuların yaptıkları eylem savundukları amacın önüne geçer nitelikte. Çünkü sadece kendi hayatlarını değil, sürücülerin ve o anda onları pistten çıkartmakla sorumlu olan saha amirlerinin hayatlarını da riske atmış oldular. Neyse ki tesadüfi şekilde bundan önce çıkan kırmızı bayrak çok daha kötü olabilecek bir durumun önüne geçti.
Bu Formula 1’in engelleyebileceği bir risk değil. Daha çok yarışa ev sahipliği yapan organizasyonun gözetmesi gereken bir risk durumu. Biz şimdi yeniden Formula 1’in kendi içindeki tehlikelerine dönelim.
GÜVENLİK VE YARIŞILABİLİRLİK
Tehlike Formula 1’in doğasında var. Bütün risk faktörlerini ortadan kaldırmaya çalışmak bu sporu yok etmek olur. Her pilot aracına riskleri bilerek oturuyor. Formula 1 için denge, yarışmacılığın özünü bozmadan sporun içindeki risk faktörlerini minimalize etmekten geçiyor. 2017’de Liberty Media’nın Formula 1’i satın aldığından beri bu konunda iyi bir iş çıkardığını söylemek gerek. Liberty Media ile Formula 1’in imajı bilinçli olarak büyük bir değişime uğratıldı. Sürdürülebilir bir imaj yaratmanın çok önemli görüldüğü bir çağda araçların daha güvenli hale getirilmesi anlaşılabilir. Ne de olsa sürücülerin güvenli ve hayatta olmaları da sürdürülebirliğin bir parçası.
Peki güvenliği sağlamak bu kadar kolay ise eskiden neden böyle eklemeler yoktu diyebilirsiniz. Bu elbet biraz farklı yaklaşımlara göre değişebilir. Formula 1’de ölüm oranının hızla azalması teknolojinin gelişimi ve organizasyonun bu konuya öncelik vermesinin ortak paydası. Ama bu paydada buluşmak kolay olmadı. Çünkü Formula 1 aracına getirdiğiniz sizi hızlandırmayan her parça, sizi yavaşlatıyor demektir. Bu da sürücülerin veya takımların kolay kolay razı olacağı bir şey değil. Zhou’nun ve ondan önce birçok yarışçının hayatını kurtaran Halo 2018’de Formula 1’e getirildiğinde başta muhalefet edenler olmuştu.
Araçları daha ağır hale getiren ve sürücülerin göz hizasından geçtiği için görüş açılarını kısıtlayan bir eklemeydi. Ama başta dediğim gibi eğer yarışın özüne, o heyecana zarar vermeden belli riskler minimalize edilebiliyorsa, edilmeli. Formula 1 yönetimi de böyle düşündüğünden ötürü Halo’yu 2018’de bütün araçlarda zorunlu hale getirdi. O zamandan beri Halo götürdüğünden çok daha fazlasını getirdiğini sayısız kez kanıtlamış oldu.
Geçen sezon Monza’da Max Verstappen ve Lewis Hamilton’un kazası Halo olmasaydı 7 kez dünya şampiyonu Hamilton’un ölümü ile sonuçlanabilirdi. 2018 Spa’da Charles Leclerc Halo olmasa aynı vaftiz babası Jules Bianchi gibi hayali olan Ferrari sürücülüğüne ulaşamadan hayatını kaybedebilirdi. Hepimiz sert yarışan, hırslarını sürdükleri arabaya akıtan, o keskin virajlara eşsiz hızlarla atılan sürücüleri görmek istiyoruz. Onların tehlikelere korkusuzca dalması belki de bu sporu ilham verici kılan özelliklerinin başında geliyor.
Sürücülerin tehlikelere son sürat gitmeye devam etmesi için gereken güvenliği, yarışmacılığın önüne geçmeden sağlayacak bir dengeyi mümkün kılarsak, Formula 1 sadece daha da ileriye gidecektir. Tehlike bu sporun bir parçası olacaktır ama ölüm bir parçası olmak zorunda değil.